Çok Sürmez

Bittiğini sanıyorsun. Bitti denilince bittiğini. Çözdüğünü sanıyorsun mesela. O an üstü kapanınca geçeceğini. Nasılsın, sorusuna verilen “İyiyim” yanıtı sana yetiyor. Gözlerini, sözlerinin ardındakini bilmiyorsun. Bilmek de istemiyorsun ki. Sen böyle iyisin. Seni suçlayamam. Bir kez bile düşünmemiş, bir kez bile ötesini merak etmemiş, acının acısını deneyimlememiş kimseyi suçlayamazsın. Onlar öyle biliyor, onlar öyle bilsin. Her ruhun artçısı da, öncüsü de kendine. Fay hattın ne kadar derin? Sen güçlü kayalığa düşmüşsün doğarken, bir başkası meltem esintili neşeli bir balatçığa. Neşe yukarı çekerken, kökler derine itiyor. Sen sarp kayalıklarınla yukarıdan bakıyorsun. Bilemezsin. Sorma da o yüzden. Dayanamayacağını bildiğin soruların yanıtlarını. Gümbür gümbür bir yaz. Geçti, bitti, ah bunlar mazi dediğin ne varsa önüne atıyor. Bazısından sıyrılıyorsun, bazısı sana oklar atıyor. Sıyırıp geçmiş mi güzel bedenini? Ah, canım! Oysa, “Bugün hava ne kadar sıcak!” diye söylendiklerini seçerdin, seçme şansın olsa. Acıların mevsimlerine inanırım bak. Misal yaz. Güzel mevsimdir, acı çekmek için. Dünya seni bırakmaz. Yani oturup odaya kapanıp ağlayacağım dersin, kendini sokağın ortasında bulursun. Çok sıcak ve boğucu günlerine dikkat et. Bir de sanki tüm insanların geride sadece seni bırakıp gemiye atlayıp gittiğini hissettiğin pazar akşamüstülerine. Hayatta kal. Gerisi çorap söküğü. Misal kış, çok fazla iş var. Herkes yakın düzeylerde mutsuz. Çok fazla sorumluluk var. Kış, bir acıyı uğurlamak için harika bir dönem. Bana göre. Mümkünse, gelecek olan kışı seçmeli. İlkbahar, çok neşeli. Biraz kırgınım dersin, bahar yorgunluğu der geçerler. Hızla kaldırır seni. Acı mı, hakikaten yorgunluk mu anlayamazsın. Bakmışsın geçmiş. Sahi, geçmiş mi? Yeni geçti ilkbahar, bir bak bakalım. Sonbahar. En tehlikelisi. Sonbaharda doğan herkes bilir bunu. Doğarken ölmeyi. Ölürken doğmayı. Gideni, gidecek olanı, demini hayatın, gizemini evrenin. Sonbaharda geleni ve sonbaharda gideni atlatmak zor. Sonbahar, ölüp gidenin senfonisi. Ölüp gidecek olanın. Bir zamanlar adı güzel olanın. Kalbini yerinden oynatanın. En büyük mutlulukların. En güzel döngünün en zor hikayesi. Sonbaharda vedalar zor. Sonbahar zor. Bütün sonbaharlılar bilir bunu, benim gibi. Ölümle ve doğumla başa çıkılır. Hatta şu okuduğumu hep söylerim, doğum ölümden büyük bir travma ruh için. Arafla başa çıkılmaz. Bazı bilgilerle başa çıkamadığın gibi. Bir ışık beklersin yükselmek için. Ya da bir düşüş geri dönmek için. Araf sadece boşluk. Bazen gelecek olan kışın bilgisi. Yani kimse bilmese de, senin yaradılışın gereği neyin öleceğini bildiğin. Bu kadar bilgi ve sezgiye bir tutunacak gerekir. Sonbahar bırakmanın mevsimi. Yaprağını tutamayan dal, seni nasıl tutsun? Bak ay tutuldu, ardından güneş de tutulacak. Bacağımdaki “ay” yazan doğum lekesinden mi bilmem, ay benimle konuşur bazen. Geçecek, dedi tutulurken. Bir rubai söyledi. “Şu olup biten var ya Boş ver ona Taş yağsın isterse çok sürmez Ne geçmişi düşün ne gelecekten kork.” Aldım ve kabul ettim Ömer Hayyam’ın dizelerini. Gelen taşı da gülü de kabul ettiğim gibi. Benden de sana gelmiş olsun hadi. Biliyorum, ihtiyacın var. Biliyorum bu yaz, öncekiler gibi değil. Bak bu bir şeylerin kurgusu olduğu hayatının en gizli bilgisi: “Hiçbir şey sürmez. Çok sürmez.” Aşk mesela. Yüzlerce kez dinlediğim şarkıda: “Love comes slow/It goes so fast” diyor. Aşk yavaşça gelir, hızlıca gider. Hep gitti, sen sürdü sandın. Süren acısı/duygusu/tutkusu oldu. İlk birkaç günde gitti o. Bilmiyorsun. Neyse bırakamadığın, köprüden önce son çıkış. Bırak gitsin. Sonbaharda istesen de tutamayacaksın. Hem unutma en gizli bilgiyi. Sürmez, çok sürmez. İzin ver sürmesin. İzin ver gitsin. Belki sonbaharda güzel şeylerden bahsederiz. Hayatın demini içeriz karşılıklı, birkaç dize okuruz. Olmaz deme, hayat bu, belli mi olur? (Önce Buz ve Ateş vardı okuyucu, bu yazının ardından da Ateşin Son Şarkısı geldi.)

  1. Gugu diyor ki:

    Yeliz muhtesemsin her kelimen her harfin dokunuşu ve büyüdü…. bir kelimenden koca aleme geçmek ve bir mevsimden hüznü almak… kalemin yüreğin gibi akmis… Hiç durmasın…

  2. Güldeninöyküsü diyor ki:

    Bu yaz kesinlikle öncekiler gibi değil! Yeni Kendimle tanışmaya niyetliyim, daha iyi bir versiyonumla ?sancıysa sancı, ağrıysa ağrı çünkü yelizim diyor ki “çok sürmez” ben de biliyorum, öyle ??

  3. Pingback: Ateşin Son Şarkısı

  4. Pingback: Buz ve Ateş

  5. Şebnem diyor ki:

    Ben bu yazıyı 2019 yazına niyetle okudum ve ”bu yaz aynı değil” dedim kendi kendime.
    İlk fırsatta yüz yüze tanışmak ve İzmir de bir Basic DNA seminerinde en acilinden görüşmek dileğiyle.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.