Sıklıkla kendime sorduğum ve bu yaşam süremde yanıtına yaklaşmayı umut ettiğim soru.
Soru yanıtını bulmasa da ve bulmamasından son derece memnun olsam da, yolumu her defasında, sezgi, merak, macera ve hayretle değiştiriyor.
Hikayem dış dünya yerine, naçizane “Kendini Bil/Nosce te ipsum” hikayesi olarak şekilleniyor.

Bu bedendeki yolculuğuma, 1984 yılında İzmir’de başladım. Akrep güneşi ve stelyumuyla geldiğim bu deneyimde, çocukluğumdan beri, ruhsal deneyimlerim, bilinmeyene dair sorularım, araştırmam, merak duygum hiç eksilmedi.

18 yaşımdan itibaren sıklıkla etkinliklerine katıldığım İzmir Ruhsal Araştırmalar Derneği (Bilyay Vakfı), bana kararlılıkla sorduğum bu sorular hakkında kapıyı aralayan ilk yer oldu. Üniversite hayatım boyunca, sosyal eğitimi üniversiteden, ruhsal öğretilere dair ilk izlenimleri ise oradan, Bilyay Vakfı yayınlarından ve okuduğum kitaplardan aldım.

Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden 2007 yılında mezun oldum. Henüz öğrenciyken İnsan Kaynakları alanında çalışmaya başladım ve hep böyle sürecek sandım. Bir süre ilgi alanlarımdan uzaklaşıp sadece kurumsal hayata adapte oldum ve yaptığım işi, insanların hayatına dokunabiliyor olmayı sevdim. İşim İnsan Kaynakları’nın tüm sürecini içerdiğinden beni tatmin ediyordu. Bu öngörülen bir yaşam planıydı. Bir süre beni mutlu etti. Sonrasında ise, içine sığmaya çalıştım.

2012 yılının sonlarında -durduk yerde(!)- ciddi bir kırılma yaşadım. Her şey yolunda gibi görünse de, bir parçam canlılığını yitirdi. İlk kez bu hayatta bana biricik olarak verilen o yeteneğin ne olduğunu sorguladım ve mutsuzluğumla yüzleştim. Aklı başında hiçbir İK’cının yapmayacağı bir şey yaptım. Plansızca istifa edip bir süre umutsuzca, o yeteneğimin ne olduğunu evimin duvarlarına bakarak sorguladım. Yanıtsa, asla ummayacağım bir yerden geldi. Pastacı olmaya ve elle bir şeyler üretmeye karar verdim. Bir süre hiç ummadığım bir alanda ürettim, workshoplar düzenledim. Başarılı da olunca da, bu kez de hayat boyu pastacı olacağımı, şekerden, sanatsal ürünler üreteceğimi düşündüm. Yine mutluydum. Ama bir yanım yine kıpırdanmaya ve yine ‘sığmaya çalışıyorsun’, demeye başladı. Bu esnada, anlam arayışım geri döndü. Bir süre aradaki farkı kapatırcasına sadece ruhsal uyanışa dair yazılar, kitaplar okudum ve ilk adım olarak Reiki 1, 2 ve 3a inisinasyonu aldım.

2016 ağustosta, o hiçbir yere sığmayan parçamı, şimdiki düzenimi bırakmadan, nerede doğursam derken ve halihazırda başka bir bloğum varken, içimden yükselen bir ses duydum.
Yaz, dedi o ses. İnsanların sana danıştığı, anlattığın konuları yaz…
Nerede?.. Yeni bir blogta.
Adı ne olacak?.. Tırtılın Düşü.
Ne zaman yazacağım? Bekle…
O an şimdi bile tüm etkisiyle aklımda! Ve dediği gibi, aylarca yeni bir hissi bekledim.

2016 aralığında bir toplantıda, bir astrologla tanışıp ayaküstü sohbet ettim. Haritama ertesi gün çok hızlı bir şekilde bakarak bana birkaç cümle kurdu. Onlardan biri de ocak ayında hayatımı değiştirecek bir adımı atacağım bir tarih olduğu ve o günün hayatımda çok önemli bir yeni dönemi başlatacağıydı. Sanırım sadece bu bilgi için sistem onu karşıma çıkardı. Atacağım adımın tarihini böylece almış oldum. Şimdi anlıyorum ki, bloğumun seçtiği tarih, secondary progress haritamda, ay ve güneşin kavuştuğu, yeni bir başlangıçla yeni bir kimlik vaat eden, o muhteşem tarihti!

Benim adımlarım her defasında bir sisle ve sonu hakkında hiçbir fikrimin olmadığı bir yolla geliyordu. Bir süre sonra, herkes bu belirsizliğe ve sezgiselliğe alıştı.

2017 yılında, bu bloğu yazmaya başlamış ama hiçbir zaman sonraki yazımın ne olacağını bilemezken, Theta Healing tekniği ile tanıştım. Hayatımın tüm akışını işte bu 2017 martındaki tanışma değiştirdi. Ben kimim, bu dünyada ne yapıyorum sorusunun yanıtını Theta Healing kadar derinde keşfetmem için araç sağlayan, beni özgürleştiren ve hayatımı kolaylaştıran bir alet çantasının varlığını, o ilk seminere katıldığımda tahmin dahi edemezdim.

Öncesinde, bir meditasyon tekniği olarak hayatıma giren Theta Healing, bende kısa sürede öyle etkiler bıraktı ki, birden kendimi bu değişimleri gören ve görmediği halde hissedip bana ulaşanlara danışmanlık verirken ve eğitmen olurken buldum. Planlamamıştım, tıpkı önceki yön değişiklikleri gibi. Hatta bir kez daha kariyerimde yön değiştirme konusunda oldukça isteksizdim. Ama sistemin benimle ilgili bambaşka planları varmış. Sonunda beni zorladığı bu değişime direnemedim, su kendi yolunda aktı ve iyi ki de öyle oldu!

2018 yılından itibaren, Theta Healing tekniğinin seminerlerini ve danışmanlığını veriyorum. Tırtılın Düşü isimli bir danışmanlık şirketim var.
Hayat yolculuğum şu ana dek üç ilde yaşamayı içerdi: İzmir, İstanbul ve Eskişehir. Ancak, seminerler için sıklıkla diğer şehirlere de seyahat ediyorum. Yolumun bu vesile ile insanlarla kesişmesini çok büyüleyici ve mucizevi buluyorum.

Aynı zamanda, ileri seviye astroloji eğitimleri alıyorum. Burada sunduğum hizmetlerin, haziran ayı itibariyle astrolojiyi de içeren bir formda devam etmesini düşlüyorum.
Yazı yazmak, hayatımın başlangıçtan beri önemli bir parçası. Blog ve Instagram’da yazılarımı paylaşıyorum. Konuşmalarımı ve okuduğum yazılarımı içeren bir de Spotify kanalım var.

İçine doğduğum ve yetiştiğim sistemde hazırlandığım dünya görüşü, benim hayat planımda çoktan geçerliliğini yitirdi.
Tek amacım, özüme sadakati sürdürebilmek, hayatım boyunca kendim olabilmek. Kendi varoluşumu, kendi biricikliğimi, ilhamımı, sezgimi güçlendirerek, potansiyelimi doğurabilmek. Ve buradaki biricikliği hizmet erdemi ile alan açabileceğim kişilere ulaştırabilmek.

Burada içtenlikle dönüşümümü ve yolculuğumun adımlarını, kabıma aldıklarımı paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.

Sevgiyle…
Yeliz