●Dönüşüm ●Düş ●İlham ●Hayret ●Saygı ●Mizah ●Zarafet ●Mütevazilik ●Merak ●İçtenlik ●İyi Niyet ●Bilgelik Arayışı ●Hizmet

Benim için Tırtılın Düşü’nün anahtar kelimeleri.
Bu blog, kendini yazan bir dönüşüm yolculuğu. Bir obur ve hevesli tırtılın kozasına girmesi, demlenmesi, büyümesi, ölüm-yaşam-ölüm döngüsünde dönüşmesi ve yepyeni bir formda zarafetle yükselebilmesi.

Tırtılın Düşü, şimdiye dek on binlerce kişiye ulaştı. Sayısını benim bile bilmediğim kadar insan, bu blog sayesinde yaşamlarında bir şeyleri dönüştürdü. Bazısı bir kitap gibi sabahtan geceye dek başından kalkmadan okudu, bazısı çıktı aldı ve yolculuklarda okudu. Bazısı ağlayarak okudu, bazısı günlerce düşünerek, durarak, sayfa sayfa ilerledi… Bazısı beni en yakın arkadaşı ilan etti. Bazısının rüyasından eksik olmadım. Seminerlerime katılıp “Tırtılın Düşü’ndeki tüm yazılarını okudum ve bunun için buradayım!” diyen öğrenci sayısını ise gerçekten bilmiyorum. Burada anlattıklarım, yazım dilim öğrencilerimi oluşturdu.

Umduğum gibi olmadı. İyi ki de olmadı. Umduğum, yazdığımı binlerce kişinin değil, sadece birkaç kişinin okuyacak olmasıydı çünkü.

Bloğumu kapatma kararı aldığımda kasım 2019’du, bir virüs girmişti. Tam da o dönemde bir sohbetimde, “Yaşam enerjimi nasıl kullandığımı, nerelerde kan kaybettiğimi gözden geçirmeliyim” derken! Tırtılın Düşü de benden bağımsız değildi elbette. Ama ben blog benim eserim ve kapatabilirim sanıyordum. Hiç beklemediğim tepkilerle karşılaştım. Birçok okuyucu, bir hak arama enerjisinde bana ulaştı ve bunu yapamayacağımı çünkü hala okumakta oldukları ya da dönüp okudukları yazılarımın olduğunu, Tırtılın Düşü’nün benim olduğu kadar kendilerinin de olduğunu söylediler. Oysa benim hissettiğim en yoğun duygu ‘yorgunluk’tu.
Fişi çektim ve bir süre mağarama girdim. Orada Spotify konuşmaları ürettim. Nefis olmuş olabilirler.

Şimdi yeniden Tırtılın Düşü ile dönüyorum. Yeni fikirlerim de var kendisine dair. Ancak başında, bir daha o yorgunluk noktasına ulaşmamak adına birkaç ince çizgi belirledim.

Bu blogta yazan her şey, benim vesilemle çıktı, bazısı benden bağımsız kalemimden aktı. Ancak, kaynak ister benim ulaştığım bilgi, ister bana ulaşan bilgi olsun, burası için harcanan uzun saatler ve emek var. Paylaştığım ve satın alınamayacak kadar değerli o şey: tüm içtenliği ile paylaştığım deneyimlerim var.

Bu nedenle en temelde 3 ince çizgi oluşturdum:
İlki, okuyuculardan üstte bahsettiğim erdemlere saygılı davranışı beklemek.
İkincisi, paylaşımlar konusunda titizlik. Yazılarımın paylaşılması, daha çok okuyucuya ulaşması beni mutlu eder ve onurlandırır. Lütfen ilgisini çekecek arkadaşlarınızla ya da kitlelerle paylaşın. Ancak, evrensel ahlak yasalarından Artha Yasası’na uygun olarak, ister bir kısmının ister tamamının paylaşımında, sahibinin etiketlenerek paylaşılmasını, kaynak belirtilmesi beklentisindeyim.
Üçüncüsü ise, sağlıklı sınırlar. Burada samimiyetle oluşturduğum bir dili sürdürmeyi seviyorum. Ancak, üretmeye, yazmaya, paylaşmaya devam edebilmek benim için çok önemli. Blogumda yazdığım yazıların ardından, özel mesajlarla etkileşimi sürdürmek benim açımdan mümkün değil. Yorumlarını, ekleyeceklerini, hissettiklerini duymak sonraki yazılarım için motivasyon olacaktır. Yazılarımla ilgili düşündüklerini bana özel kanallardan ulaştırman yerine yorum olarak bırakmanı rica ederim.

Tırtılın Düşü’nün bir parçası olduğun için,
Hikayem hikayene alan olduğu için minnettarım.

Sevgilerimle,
Yeliz

 

: Dönüşüm : Düş : İlham : Hayret : Saygı : Mizah : Zarafet : Mütevazilik : Merak : İçtenlik : İyi Niyet : Bilgelik Arayışı : Hizmet

Benim için Tırtılın Düşü’nün anahtar kelimeleri.
Bu blog, kendini yazan bir dönüşüm yolculuğu. Bir obur ve hevesli tırtılın kozasına girmesi, demlenmesi, büyümesi, ölüm-yaşam-ölüm döngüsünde dönüşmesi ve yepyeni bir formda zarafetle yükselebilmesi.

Tırtılın Düşü, şimdiye dek on binlerce kişiye ulaştı. Sayısını benim bile bilmediğim kadar insan, bu blog sayesinde yaşamlarında bir şeyleri dönüştürdü. Bazısı bir kitap gibi sabahtan geceye dek başından kalkmadan okudu, bazısı çıktı aldı ve yolculuklarda okudu. Bazısı ağlayarak okudu, bazısı günlerce düşünerek, durarak, sayfa sayfa ilerledi… Bazısı beni en yakın arkadaşı ilan etti. Bazısının rüyasından eksik olmadım. Seminerlerime katılıp “Tırtılın Düşü’ndeki tüm yazılarını okudum ve bunun için buradayım!” diyen öğrenci sayısını ise gerçekten bilmiyorum. Burada anlattıklarım, yazım dilim öğrencilerimi oluşturdu.

Umduğum gibi olmadı. İyi ki de olmadı. Umduğum, yazdığımı binlerce kişinin değil, sadece birkaç kişinin okuyacak olmasıydı çünkü.

Bloğumu kapatma kararı aldığımda kasım 2019’du, bir virüs girmişti. Tam da o dönemde bir sohbetimde, “Yaşam enerjimi nasıl kullandığımı, nerelerde kan kaybettiğimi gözden geçirmeliyim” derken! Tırtılın Düşü de benden bağımsız değildi elbette. Ama ben blog benim eserim ve kapatabilirim sanıyordum. Hiç beklemediğim tepkilerle karşılaştım. Birçok okuyucu, bir hak arama enerjisinde bana ulaştı ve bunu yapamayacağımı çünkü hala okumakta oldukları ya da dönüp okudukları yazılarımın olduğunu, Tırtılın Düşü’nün benim olduğu kadar kendilerinin de olduğunu söylediler. Oysa benim hissettiğim en yoğun duygu ‘yorgunluk’tu.
Fişi çektim ve bir süre mağarama girdim. Orada Spotify konuşmaları ürettim. Nefis olmuş olabilirler.

Şimdi yeniden Tırtılın Düşü ile dönüyorum. Yeni fikirlerim de var kendisine dair. Ancak başında, bir daha o yorgunluk noktasına ulaşmamak adına birkaç ince çizgi belirledim.

Bu blogta yazan her şey, benim vesilemle çıktı, bazısı benden bağımsız kalemimden aktı. Ancak, kaynak ister benim ulaştığım bilgi, ister bana ulaşan bilgi olsun, burası için harcanan uzun saatler ve emek var. Paylaştığım ve satın alınamayacak kadar değerli o şey: tüm içtenliği ile paylaştığım deneyimlerim var.

Bu nedenle en temelde 3 ince çizgi oluşturdum:
İlki, okuyuculardan üstte bahsettiğim erdemlere saygılı davranışı beklemek.
İkincisi, paylaşımlar konusunda titizlik. Yazılarımın paylaşılması, daha çok okuyucuya ulaşması beni mutlu eder ve onurlandırır. Lütfen ilgisini çekecek arkadaşlarınızla ya da kitlelerle paylaşın. Ancak, evrensel ahlak yasalarından Artha Yasası’na uygun olarak, ister bir kısmının ister tamamının paylaşımında, sahibinin etiketlenerek paylaşılmasını, kaynak belirtilmesi beklentisindeyim.
Üçüncüsü ise, sağlıklı sınırlar. Burada samimiyetle oluşturduğum bir dili sürdürmeyi seviyorum. Ancak, üretmeye, yazmaya, paylaşmaya devam edebilmek benim için çok önemli. Blogumda yazdığım yazıların ardından, özel mesajlarla etkileşimi sürdürmek benim açımdan mümkün değil. Yorumlarını, ekleyeceklerini, hissettiklerini duymak sonraki yazılarım için motivasyon olacaktır. Yazılarımla ilgili düşündüklerini bana özel kanallardan ulaştırman yerine yorum olarak bırakmanı rica ederim.

Tırtılın Düşü’nün bir parçası olduğun için,
Hikayem hikayene alan olduğu için minnettarım.

Sevgilerimle,
Yeliz