Kırmızı Ayakkabı

“Küçük bir çocukken sahip olduğum o yaratıcı tutkum neydi?”“İçimde, dizginlenemez olanın adı neydi?”“İçimde artık durmadan kanayan o yaranın bulduğum geçici çözümü ne?”“Kafamın üstündeki kafesin adı ne? O neyin bedeli?”“Lütfen beni sev diye yalvardığım kim?”“Kırmızı ayakkabım şimdi nerede?”…**

Fili Anlamak

Şubat 2018’di, hep bir gün kapısını çalacağımı düşündüğüm bir çiftin kapısının çaldım. Bilgilerine, bilgiyi kullanma şekillerine saygı duyduğum. Henüz seminer düzenlemeye yeni başlamıştım. Çok hevesliydim. Ben dönüşüyordum, insanlar dönüşüyordu. Sanki dünya, benim dünyam bambaşka bir hale evriliyordu. Bir basamak atlar ve tüm oluşu birkaç basamak daha manzaralı izler gibiydim. Hala o histeyim.

Gökkuşağının Ardından…

Samimi olmak, zoraki olamayacak bir şey kendi doğasından. Samimiyet aynı zamanda geliştirmek için dünyada deneyimlediğimiz erdemlerden. Bu sebeple, bilinçli bir çabaya olumlu yanıt vermekte her erdem gibi. Hatta samimiyet eksikliği, bazı hastalıklarla da ilgili dolaylı yoldan. Samimi insanları ve samimiyet için bilinçli çaba harcayan olmayı seviyorum. Bu bir algı yönetimi haline dönüşen dünyamızda bazen tuhaf […]

Işığını Saç Diye Seni Kırıyorum

Hepimizin, hikayesi kendimize has yaralarımız var. Bu yaralar bizi arayışa itiyor, iyileşmeyecek gibi duruyor, biz onun şifasının peşinde koşuyoruz, tam iyileşecekken kabuğu kopuyor, iyileşme sürecimiz yeniden başlıyor ve o yara bir şekilde gündemini koruyor. İşin enteresan yanı, kendinde şifası için yöntemler aradığın, tam potansiyel sergilediğin bu yara, senin o arayışın sayesinde başkalarında şifalanıyor. Yaran, belki […]

Seni İçime Gömdüm

“Eline tüfeğini alıp fişeklikleri göğsüne çaprazlamasına asıp atını üstlerine sürse, kasabanın sokaklarında ölüm saçarak, önüne geleni yağmalayarak, yakıp yıkarak dolaşsa, kasabayı yerle bir etse bile, gözlerinden okunan bu sevginin ürküttüğü kadar ürkütmezdi onları.”  Lise ikinci sınıftaydım, hafta sonları dershaneye gidiyordum. (Bir nesil bunu yaptı, evet.) Bir Edebiyat öğretmeni vardı, sınıfta sevgilisi olduğunu gördüğü iki kıza, […]

Kozada İki Yıl…

Merhaba arkadaşım,Bu yazıyı dün yazmaya başladım, 28 Ocak sebebiyle ama sözü kısa tutamadım. Bugüne kaldı.Okuyucu diye başlamıştım iki yıl önce, çünkü sandım ki okuyup çıkacaksın hayatımdan. Ama biz seninle arkadaş olduk, ben seni bilmesem de bazen, gönül bağı kurduk, oturduk kahve içtik bazen, bazen bir yorumdan selamını aldıkça mutlu oldum, bazen de elele tutuşup gözlerimizi […]

Kendime Ait Bir Oda

“Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın.” Okuduğunuz sözler, kült bir kitap olan Kendine Ait Bir Oda’nın yazarı ve bilinç akışı tekniğinin öncülerinden Virginia Woolf’e ait. Bilinç akışı, normalde okunması zor bir teknik olsa da, Woolf’ün bu kitabı onun en rahat okunan hali […]

Pastanın Şanslı Dilimi

2018 yeni bir işe başladığım, çok gezdiğim, çok eğlendiğim, yeni birçok arkadaş edindiğim, çok güldüğüm, gözyaşı da hiç eksik olmayan ama dönüp baktığımda asla unutamayacağım dolu dolu bir yıl oldu. Ama yılın son gününde oturur da bunları düşünürüm derken, zihnim bambaşka bir anıya gitti. Hep yazmak istediğim, birkaç nedenden ötürü içten içe kendime kırıldığım, yine […]

Tuhaf Denklem

Fantastik adını verdiğim bu hayatı oldukça tuhaf bir denklemin içinde buluyorum bazen. Hemen “daha yüksek bir bakış açısını seç” uyarısını yapıyorum kendime. Bazense, kusura bakma canım, diyorum. Bugün biraz dümdüz bakacağım konuya, hatta dümdüz bakarken içimi hafifleten küfürler de edeceğim, buna da ihtiyacım var, diyorum. Mesela, o denklem, sorular sorduğumuz, neden bunu yaşadığımızı irdelediğimiz, altından […]