Reiki ile Tanışma…

İlk yazım hangi konuda olmalı diye epeyce bir düşündükten sonra, sınav sorularındaki gibi, en iyi bildiğim yerden başlama kararı aldım. O aynı zamanda ruhsal deneyimlerimin çoğunun başlangıç noktası. Dolayısı ile doğru yazıdayız okuyucu 🙂 2002 yılında, üniversitede hazırlık sınıfındayken hafta sonları bazen part time tanıtım işlerinde çalışıyordum. Bir gün kendimi kötü hissederek işe gittim. Yorgun, bitkin ve moralsizdim. Hani bazen sadece battaniyeyi kafanıza çekip günlerce uyumak istersiniz, tam öyle bir günde 12 saat ayakta durmam gereken bir işteydim. Kahve molası için ayrılıp oturduğumda, yanıma orada çalışan bir kız geldi. “Kötü görünüyorsun.” dedi. “Gerçekten öyle.” dedim. “Eline dokunmama izin verirsen bir yardımım dokunabilir.” dedi. Hiç sorgulamadan elimi uzattım ve o anda neredeyse birkaç saniye içinde unutamayacağım bir şey oldu. Kızın dokunduğu noktadan tüm bedenime bir şey akmaya başladı. Tarifi imkansız bir şey, elektrik akımı gibiydi ama bu her neyse çok güzel, çok etkili ve çok yumuşak bir enerjiydi. Ayrılmak istemeyeceğim kadar güzeldi. Sadece birkaç dakika içinde adeta yenilenmiştim ve bambaşka bir hafiflikteydim. “Bana ne yaptın?” dedim. “Reiki’yi duymuş muydun?” dedi. İlk yazılarımda da bahsettiğim gibi, bu konulara olan ilgim neredeyse çocukluğa uzandığından, reikiyi elbette duymuştum. Reiki, o dönemde, şimdi olduğunun tam tersine çok az kişi tarafından yapılabilen ve öğrenilmesi maddi zorluklara dayalı bir şifa yöntemiydi. Şimdilerde reiki 1 inisinasyonu almak 150-300 tl aralığındayken, o zaman bu inisinasyon için binleri gözden çıkarmanız gerekti. Ve karşıma adeta bir mucize gibi hiç olmadık bir yerde çıkan bu kız, bu inisinasyonu alabilmişti. Onunla, birkaç kez daha görüştüm bu deneyim sonrasında. Belki, ben henüz duyacaklarıma hazır olmadığımdan, kendi deneyimlerini anlatmakta biraz ketum olsa da, arkadaşlarından birkaçı ile telepati ile iletişimde olduklarını ve hatta gelecekle ilgili bazı vizyonlar görebildiğini de öğrenmiş oldum. Belki, şu anda bu yazıyı okuyan bazı kişiler “Yok artık!” diyebilirler. Ama o “yok artık” diyenlerin tahmin edemediği daha büyük bir çoğunluk ise “Yeni bir şey değil yazdıkların. Hatta, neden şaşırtıcı bir şeymiş gibi yazıyorsun.” derlerse hiç şaşırmam. Çünkü bundan sonrasında deneyimlediğim, insanların bazılarının duyu dışı algılama, telepati gibi deneyimlere mümkün olduğunca kapalı olduğundan, yaşayanları yaşadıklarını paylaşamayacakları kadar “mantıksız” ilan etmeleri, bu deneyimleri rahatlıkla yaşayanların ise, onlar tarafından anlaşılma ihtiyacı olmadıklarından ve belki öğrenilmiş çaresizlikten, yaşadıklarını kimse ile paylaşmamayı seçtikleri. Bense ortada duruyorum ve bu ayrımın bu kadar belirgin olmaması gerektiğini düşünüp deneyimlenen bir şeyi paylaşmanın güzelliğini seçiyorum.

    • Yeliz diyor ki:

      Ve ne mutlu bana 🙂
      Düşünsek ya, ben ilk sana anlatırken ne acayipti o deneyimler ikimize de. Şimdi neler duyup deneyimliyoruz. Gerçekten ne mutlu bize <3

  1. Cansu K. diyor ki:

    “Çünkü bundan sonrasında deneyimlediğim, insanların bazılarının duyu dışı algılama, telepati gibi deneyimlere mümkün olduğunca kapalı olduğundan, yaşayanları yaşadıklarını paylaşamayacakları kadar “mantıksız” ilan etmeleri, bu deneyimleri rahatlıkla yaşayanların ise, onlar tarafından anlaşılma ihtiyacı olmadıklarından ve belki öğrenilmiş çaresizlikten, yaşadıklarını kimse ile paylaşmamayı seçtikleri.”

    Ah Yeliz, o kadar geniş bir şeyin, o kadar net bir özeti ki bu:)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.