Bloğumu takip edenlerin en çok kendimden örnekler anlattığım yazıları okumayı ve öğrencilerin de deneyimlerimi seminerlerde de dinlemeyi sevdiklerini bildiğimden 24 saatlik bir emin miyim sorusuna evet eminim cevabımla birlikte size bir kazma hikayesi daha anlatmak istedim. Yine kendimi ifşa ediyorum, hayırlısı. Dün Instagram hikayemde Eskişehir’de seminerime gelen Gülçin’e sınıfta örnek kazma yaptığımı, fibromiyalji konusunda çalıştığımızı […]
Sezgiler, orada bir yerde açılmayı okunmayı bekleyen mektuplar gibiler.Nasıl oldu da, her şeyi sadece zihnimize indirgeyip içimizdeki o bilgelik haline isimler takmayı başardık? Hazımsızlık, çok yemek, uykusuzluk dedik alanın okuduğu o sezgiye. Korkudan mı?
“Küçük bir çocukken sahip olduğum o yaratıcı tutkum neydi?”“İçimde, dizginlenemez olanın adı neydi?”“İçimde artık durmadan kanayan o yaranın bulduğum geçici çözümü ne?”“Kafamın üstündeki kafesin adı ne? O neyin bedeli?”“Lütfen beni sev diye yalvardığım kim?”“Kırmızı ayakkabım şimdi nerede?”…**