Theta Healing: 6- Hadi Biraz Özgür İrade Yasasından Bahsedelim

Özgür irade, bir insanın bütünsellik bilinci içinde, hiçbir dış etkiye maruz kalmaksızın, kendi bireyselliği ile yaptığı seçimler bütünüdür. Yaradılışta birçok boyut vardır. Biz 3. boyut varlıklarıyız. Ruhumuz bedenimizi terk ettiğinde gelişmişlik derecesine göre 4. ya da 5. boyuta ulaşır. Bu boyutların üzerinde ise, yasalar katmanı vardır. Özgür irade, bizim için büyük bir yasadır. Asla, ihlal edilmeyecek olan yasadır. Biz theta healing’te özgür irade yasasına asla müdahale etmeyiz. Tekrar ediyorum, bu en büyük kuraldır. Örneğin, bir yakınınıza yapacağınız bir çalışmanın onun hastalığını şifalandırabileceğini bilirsiniz. Ama o “Evet, çalışabilirsin.” demediği sürece ona sadece sevgi enerjisi gönderebilirsiniz. Hiçbir çalışma yapamazsınız. Denememelisiniz, ama deneseniz ve bu onun en yüksek hayrına bile olsa yapamazsınız. Bir ruhun, o hastalığı neden tutmak istediğini bilemezsiniz ki. İnlese de, iyileşmek istiyorum dese de… Neyin şifa, neyin kurtuluş olduğunu 3. boyut algısına sahip bir insan nasıl bilebilir? Ama izin verirse ve çalışırsanız, ona beşinci boyuttaki yüksek benliğinden ve yaratıcıdan gelen bilgileri aktarmaya başlarsınız. Bu hastalığın nasıl ortaya çıktığını ve nasıl şifalanabileceğini öğrenir, aktarırsınız. Bırakmaya hazır olduğu kadar derinlik size gelir, almaya hazır olduğu kadar şifalanır herkes.   Bu kısım bir yerde dursun. Canımı sıkan bir konu var. Eskiden, şunu söylemek biraz tuhaf ama cooldu: “Biz seninle tesadüfen tanışmadık. Bunda başka bir şey var.”  İlk zamanlar böyle söylediğimde, karşımdaki kim olursa olsun biraz kaçık gözüyle bakardı bana. Şimdi ise, maddenin ötesinde bir varoluşa inanmayan insanlar dahi, “Bizim seninle karşılaşmamız tesadüf değil.” diyor.  Elbette tesadüf değil, bu evrende tesadüf olan ne var ki? Eleştirmek açısından söylemiyorum, aksine burada bir acı var duyumsadığım. Bazen kulağa hoş gelen cümlelerle, kelimelerin gerçek anlamlarını yitiriyor muyuz? Artık bu cümleyi kurmak istediğimde duruyorum. Anlatmak istediğim tam olarak o iken, o cümleyi kurduğumda insanların anlatmak istediğimi kaçıracağını ve sadece romantizme kapılacağını sanıyorum. Anlatacaklarımla ilgisi olmasa da; bugüne kadar okuduklarımdan, deneyimlediklerimden, kendi enteresan bakış açımla dile getirebileceklerim şunlar: Evren, bizim 3. boyut algısı ile algılayabileceğimiz bir zekanın ürünü değil. Ama anlamaya çalışmak bize çok şey katıyor, haddimizi bildiğimiz sürece. Bu realiteden ayrılıp 4. boyut ve belki 5. boyut varlıklarına dönüştüğümüzde her şey bambaşka anlamlara sahip oluyor. Dualite 5. boyuttan sonra ortadan kalkıyor. Sadece deneyim kalıyor geriye, dünya okulunun eşsizliği… Ve aslında can yakma diye bir şeyin olmadığı, hayatımızdaki her yapıtaşının eşsiz bir plana hizmet ettiğini anlıyoruz. Oradan bakabildiğimizde, o pastanın koca dilimlerini alıyoruz daha hızlı yükselelim hayatlar boyu diye. Tamam bu deneyimi de bana ver, ben ondan sabırlı olmayı öğreneceğim. Ben bu acı gibi görünecek olayı atlatıp yaşamlar boyu veremediğim …. dersini bu yaşamda vereceğim. Bana bu kötülük gibi görünen deneyimi en sevdiğim ruh ailem üyesinden isteyeceğim, o bana bu fırsatı yaşatacak kadar beni sever… Bu hastalığa, bu kazaya kesinlikle ihtiyacım var, bana … yeteneğini kazandıracak. Okuduğum ve hatırladıklarımdan bildiğim… Doğmadan önce yapmış olduğumuz sözleşmeler var, ruh ailelerimiz var, daha önce bulunduğumuz ruh grupları var. Onun içindeyken yükselip onlardan ayrıldığımız ya da bir şekilde uzaklaştığımız. Dünyadaki her bağlantı, bunun bir göstergesi. Öte yandan, şunu unutmamalıyız. Özgür irademiz var. Özgür irade… Burada var oluş nedenimiz özgür irademizle seçimler yapmak. Yani, evet kesinlikler var, ama bir sürü ara yol var. Seçebilirsiniz. Gitmeniz gereken yere, nasıl gideceğinizi, neşeyle mi acıyla mı gideceğinizi seçebilirsiniz. Yukarıdan hepsi aynı görünür. Şöyle düşünün; öğrenmeniz gereken bir şey var ve bunu öğrenmeniz için bir kaza deneyimlemeyi seçtiniz diyelim ki. Öğrenmeniz gereken şey; alkollü araba kullanmayarak tüm canlıların yaşam hakkını ve size bahşedilen canı korumak diyelim. Bu deneyime belki hayatlar boyunca bu kurala farklı modüllerde uymadığınız için ihtiyacınız var. O kaza olmak zorunda değil, siz anımsatıcıları önceden görürseniz ve bu dersi alırsanız. Ama bunun yanlış olduğunu bile bile dersinizi ve aksiyonu almıyorsanız, o kaza sonucu dünya deneyiminiz sona erebilir de. (Hiçbir şey için genelleme yapamayız, sadece bir bakış açısı sunuyorum. Milyonlarca farklı nedeni olabilir her bir deneyimin.) Kendimden bir örnek vereyim. Ben bir konuda yardım istiyordum yaradandan. Bu mesajı en rahat yorumlayacağım yer rüyalarımdı. Ve o bana gayet açık anlamlar gönderiyordu. Pelikan, theta healing’te benim sonradan yaptığım çalışmayı bana gösteriyordu rüyamda ve bunu yorumlamak için karşıma bu tekniği çıkarıyordu hayatta. Ben ne diyordum, pelikan mı, hiçbir şey anlamadım? Üstelik işaret de göndermiyorsun! Diyebilirim ki doğru zaman değildi. Peki doğru zaman olmasa, yaratıcı o fırsatı soruyu sorar sormaz benim karşıma çıkarır mıydı? Bir konuda adım atmanız gerekiyorsa, atın. İstiyorsanız destek alın. Ama iradenizi teslim etmeyin kendinizden başka kimseye. Fal kapatmayın, başkasına sormayın. Belki bugüne kadar bunları yaptığınız için tam da önünüzdeki engelle karşı karşıyasınız. Sadece adım atın. Bunun için beklediğiniz doğru zaman asla gelmeyecek! Çünkü o doğru zamanı siz şu anki realitenizle bekliyorsunuz. Gelse bile onu görmeyeceksiniz ki! Doğru zaman bence biraz şöyle bir şey. Bir adım atarsınız, sonucu görürsünüz. Dersiniz ki, bunca yıl bu sorunla neden yaşamışım! Pilatese başlayınca incelecekmişim, yogaya başlayınca huzur bulacakmışım, araba kullanmak iki günlük özel derse bakıyormuş ya da bütün bu sorunlarımın altında minicik bir çocukluk anısı varmış ve şifalanmış. İşte bahsettiğim bu. Doğru zaman bence bu. Oturduğunuz yerden, ertelemek, adım atmaktan korktuğunuz için ilahi mesaj aramak? Hayır, gerçekten sanmıyorum. Her şeyi, demek böyle olması gerekiyor, bunun zamanı var, doğru zaman iki yıl sonrasıymış merceğine bırakmanız, teslimiyet gibi görünen kararsızlığınız sizi iradesiz kılar. Bence ince bir sınır. Beni tanıyanlar, astroloji ile nasıl ilgili olduğumu ve hatta eğitim almak istediğimi bilir. Astroloji de 6. boyut enerjisidir. Fal değildir, batıl inanç ya da uydurmaca değildir. Yasaların olduğu katmandadır. Orada, kadim bir bilgi vardır. Sen akrep burcusun, şöylesin, şu gezegen geri gidince herkese şu olur bilgisi yoktur. Orada, okuyabilenler için, ince uyarılar, büyük destekleyiciler ve oluşabilecek en yüksek potansiyeliniz vardır. Kişiye özel bir harita, sizin makus talihinizi değil, sizin aşmanız gerekenleri ve gelebileceğiniz en yüksek potansiyeli verir. İnsanın amacı, haritasına sığınmak değil, orayı aşmaktır. Orada, aynı diğer yasalar gibi, sizi inansanız da inanmasanız da sizi etkileyen bilgiler vardır, parmak iziniz kadar biricik olan. Yunanistan’a gitmeden bir hafta önce, bir astrolojik danışmanlık talep ettim. Ve bu talebimden önce şunu söyledim. Yaradandan bir engel gelirse, kabulleneceğim. Ama öbür türlü, dünya yanmadığı sürece gideceğim. İçimdeki bu sezgi, okuduğum semboller tüm var oluşun ötesinde. Öte yandan biliyorum ki, işini layığıyla yapan bir astrolog size o adımı atma deme cüretini kendinde bulmaz. Bu özgür iradeye ve astroloji prensiplerine aykırıdır. Ama şunu diyebilir; bu adımınız, bazı etkiler nedeniyle size kısa vadede hızlı bir yükselme sağlamayabilir ama öte yandan size şunları getirecektir. Ya da bu adımı atarken, sağlıkla/yolculukla ilgili bir konuya dikkat etmeniz hayrınıza olabilir. Kısaca astroloji, benim düşünceme göre olasılık ve önlem alma bilgisidir. Soruma yanıt geldi, haritamda da bunun tam zamanıydı. Bu hayata kolektif bilince katkı olmak için geldiğim ve bunun için yanımda oldukça yüklü deneyimler getirdiğim yazıyordu. Gideceğim eğitimi bilmemelerine rağmen gelen yanıt bana iş alanımın değişmekte olduğunu, adeta theta ile insanlara nasıl dokunduğumu anlatıyordu: “Bu dönemde çokça çalışacağınız 2,5 senelik bir süreç sizi beklemekte. Özellikle ilişkiler düzlemindeki sorunların çözümüne destek olacak şekilde uzmanlaşacağınızı ve insanları türlü bağımlılıklarından/kurallardan/geçmiş hayatlardan getirdikleri kalıplardan çıkmak üzere efor sarf edeceğinizi söyleyebiliriz. Ve bunu yaptığınız takdirde, hayat sizi ödüllendirecek.” diyordu. İrademi teslim etmedim. Yanıt her ne olursa olsun, o adımı atmıştım. Çünkü, her anımda -izin verdiğim için- yaratıcıdan akan bir enerji ve bilgi vardı. Ben sadece, yeni dönemin olasılıklarını görmek istedim. Sanırım, ince farkı anlatabildim. Yazdıklarımı seviyorsunuz, burada kendinizde gördüğünüz bir ışık benim vasıtamla size kendinizi aynalıyor. Siz zaten öylesiniz, öyle olmasanız bir başkasındaki dönüşümü görmezsiniz. Tüm bunları yazmamın, aslında çok fazla nedeni var. Kendimi bildim bileli insanlar gelir ve bana sıkıntılarını anlatırdı. Ve ben uzun uzun dinleyip (bunu bir erdem ve yardım sanıyordum çünkü) onları rahatlatmaya çalışırdım eskiden, bir şey yap bir adım at, derdim. Doğru zamanı bekliyorum, şimdi param yok, param var zamanım yok, hepsi var ama lokasyon engelim var… Dürüst olalım, artık bu bakış açısıyla bunların aslında böyle olmadığını biliyoruz. Artık, bir insanın sıkıntısını gün içinde 20 kişiye anlatmasının onu şifalandırmadığını biliyoruz. Öğrenilmiş çaresizliğe dönüştüğünü biliyoruz. Tüm imkansızların sadece psikolojik bir engel olduğunu biliyoruz. Dahası, ertelemenin aslında sorunu sevmek olduğunu da. Sorun size hizmet etmese, ondan zaten kurtulmuş olurdunuz. Şu anda, mesaj kutum neredeyse ilgilenemeyeceğim kadar dolu. Herkes, theta healing şifasını deneyimlemek ve seminere katılmak istiyor. Ama yüzde seksen beşi bunun için “ama”lar, doğru zamanlar ve engeller kovalıyor. Hazır olduklarını düşünüyorlar, ama doğru zamanı bir türlü bulamıyor, koşulu yaratamıyorlar. Ki ben sadece bu cesareti size verebilmesi için, kendimi çırıl çıplak ortaya koyuyorum bloğumda. Bunu zorluklara rağmen yapabildiğimi anlatıyorum, sadece bunun olabileceğini ama seçmeniz gerektiğini bilmeniz için. Oysa, biz bazen sadece aramak istiyoruz. Bulmak değil, kurtulmak değil. Arayan olmak, çözülemeyecek bir problem olmak bizi sandığımızdan da çok destekliyor. Kurtlarla Koşan Kadınlar’dan çok sevdiğim bir alıntıyla bitirmek istiyorum bu yazımı:  “Bütün “hazır olmamalar”, bütün “zamana ihtiyacım varlar” anlaşılabilir, ama sadece kısa bir süre için. Gerçek şu ki, asla bir “tamamen hazır olma” söz konusu değildir, asla bir gerçekten “doğru zaman” yoktur. Bilinç dışına her inişte olduğu gibi, öyle bir zaman gelir ki, sadece en iyisi umularak burun sıkı sıkıya kapatılır ve en derin sulara atlanır. Eğer böyle olmasaydı, kadın kahraman, erkek kahraman ve cesaret sözcüklerini yaratmaya ihtiyaç duymazdık.” Sonraki yazımı merak edenleri buraya alalım…

  1. Elvan diyor ki:

    Yunanistan hikayelerinin bu kısa molası benim için tam zamanında geldi desem… yazdığın her kelimeyle ki bazılarını yazdigin an bazılarını günler sonra okuyorum, işte bu yazı tam senin için elvan diyorum. En azından benim için cesaret örneği oluyorsun, seni okudukça aklımdaki soru işaretleri bir bir azalıyor her konuda. Sana mail ile herhangi bir şey danışmamış olsam da yazdıklarınla danışsam alabileceğim cevapları okuyorum sanki. Çok teşekkürler yeliz ?

    • Yeliz diyor ki:

      Çok sevindim 🙂 Bütün cevaplar içimizde aslında, ama onlara ulaşmamız her zaman kolay olmuyor.
      Ben de aslında araya böyle bir yazı sokarak hikayeme mola vermek istemiyordum ama yazdığım yazıların yanlış yönlendiriyor olmasından endişe duydum ve bu konuya bir değineyim dedim. Yaratıcının iradesine teslimiyet ile kararsızlık bence sık karıştırılan bir konu çünkü.
      Bu arada istediğin konuda istediğin zaman yazabilirsin, mutluluk duyarım 🙂
      Sevgiler…

      • Elvan diyor ki:

        Çok doğru söylüyorsun, tüm cevaplar içimizde ama onları duymayı bilmiyoruz. Belki de kendimizi duymayı ve dinlemeyi öğrenmemiz gerek…sana yazmaktan bende mutluluk duyarım, buradan yorum olarak yazdığım 2-3 satır bile yetiyor çoğu zaman, yetmediğini hissettiğimde açık çekimi kullanırım ? sevgiler…

  2. Neslihan diyor ki:

    Hafta sonu bir türlü fırsat bulamadığım üç yazını da okudum, o kadar çok şey yazmak istiyorum ki… Tıkanıyorum ama ne yazsam ne desem bilemiyorum. Canım benim o kadar çok girdim çıktım ki sayfaya… Yazıp yazıp sildim, en sonunda şuan düşünmeden yazıyorum ki içimden aksın ben sadece tuşlara basayım. Bir yandan yine de “Yeliz her şeyi söylemiş zaten, işareti gör, anla ve sindir” diyorum kendi kendime ve okuduğum her yazında bu hislerle şizofreniye bağlıyorum 🙂 Ah sen, kesinlikle yazmalı ve deneyimlerini aktarmalısın, eminim ki bir çok kişiye ışık oluyorsun ve olacaksın… Sevgilerimle…

    • Yeliz diyor ki:

      * Duygularını ifade edebileceğini, bunun senin için güvenli olduğunu bilmek ister misin?
      * Duygularını yazarak ifade etmenin mümkün olduğunu bilmek ister misin?
      * Duygularını en doğru, en net ve en açık şekilde itiraf etmenin nasıl hissedildiğini, nasıl olduğunu, bunun bilgisini bildiğini bilmeyi ister misin?

      “Evet” yazarsan sana theta ile bu hislerin yüklemesini yapacağım 🙂
      Yorumunun büyük bir adım olduğunu biliyorum ve gülümsüyorum inan. Çok teşekkür ederim, çok. 🙂 Canım Neslihan <3
      Sevgiler...

      • Neslihan diyor ki:

        Kocaman bir EVET hem de 🙂 Bu arada keskin kenar pasta eğitimi hakkındaki maillerimi hatırlıyor musun eğitimi aslında kendi hocamdan almayı düşündüğüm ancak kendisinin müsait olmadığını, (o aralar aramız bozuktu kendisiyle) dolayısıyla senden almak istediğimi yazmıştım. Ne güzel bir hizmetmiş aslında hocamın yaptığı, pasta öğretmekten daha hayırlı bir şey yapmış meğer… Nasıl da sessiz ve kibarca sana itilmiş, belki de çekilmişim 🙂

  3. gulden ozdikmen diyor ki:

    “burun sıkıca kapatılır ve derin sulara atlanir.” bu cumleyi bu yıl deneyimledim belki daha once de farketmeden ama bu yıl derin, soguk sulara atladım. konfor alanini terk etmenin kabusum oldugunu gordum. kendimden, potansiyelimden tam tekmil eminken birden sıfıra düştüm. en baştan başla dedi bana hayat. ayakta kal dusme ya da daha cok direnme ak… yillarca arkadaslarima dagittigim akillardan, kurdugum empatilerden, karsilastigim bilgilerden ne kadar sorumluymusum onu gormek istedim belki ve secmistim tabi bu sefer olsun diye ama iste korkular, mukemmel olamama duygusu, kendi poransiyelini kucumseyip hep baskasini mukemmel gormeler, iyi niyetle de olsa ben de oyle olsam demeler.. korku en cok yargılanmak uzerine.. sanki birileri cikip ya sen kimsin allah askina diyecek gibi bu yuzden sessizligi tercih etmeler..sorumluluk almaktan, elini tasin altina sokmaktan kacis bir de lider olmaktan, onde giden olmaktan korkuş. konforunun bozulmasindan endiseler yine.. ya ben o degilmissem kaygilari? haydi bakalim soyunuyorum ben de, nasil temizlenecekse temizlensin bu duygular. nasıl mümkünse olsun? ayrica daha daha neleri var, ben bilirim ben bilirim.. herkes iyi ben nasılım ki?
    dönüşmek üzere, sevgiler
    guldeninoykusu

    • Yeliz diyor ki:

      “Nereden biliyorsun dünyanın altının üstünden daha iyi olmadığını?” diyerek Şems sözleriyle selamlayayım sizi.
      Sanırım bu adımları atmasak gelişme şansını hiç yakalayamamış olurduk.
      Hata, eksiklik gibi görünenler sadece gelişme potansiyelimiz.
      Ve bir oyun olarak deneyim okulu olarak baktığımız sürece içinde olurken dışından bakabilmek ve neşeyle adım atabilmek çok kolay.
      Bitecektir eminim, yerine daha güzel bir realite gelecektir sizin için.
      Oldu, oldu, oldu 🙂

  4. gulden ozdikmen diyor ki:

    bir de kendime şefkatsizliğim dönüşsün istiyorum ben acımasızlığım kendime.. tesekkur ederim siz iyi ki varsınız ?
    guldeninoykusu

    • Yeliz diyor ki:

      Her şey oradan başlıyor ve diğerlerine yayılıyor zaten.
      Bu güzel bir başlangıç noktası olurdu. 🙂
      Siz de öyle, iyi ki varsınız. Sevgiler kocaman…

  5. Ayfer diyor ki:

    Gecenin şu saatinde uyuyamayıp Yeliz bloğunda yeni yazı paylaştımı acaba diyerek sitene girip okuduğum bu yazının bazı sorularıma öyle güzel cevap vermesi????Ve gözlerim dolarak yazını okumam? Seni tanımadan severken adada tanıştığımızdan beri daha çok sevmem ??? Hiçbirşey tesadüf değil…iyi ki karşılaşmışız iyi ki…?????

    • Yeliz diyor ki:

      Yazılarım seni çağırmış bak 🙂 Çok sevindim burada olmana ve okumana. O gün theta ile ilgili bayağı konuşmuştuk değil mi,
      içimden eğitmenlik planı yaptığım ve bunun olacağına yürekten inandığım günlerdi 🙂
      Bu yaz yine aynı yerde diyorum öyleyse. Şimdiden oranın havasını, denizini, kumunu, güneşini ayrı özledim.
      Yorumun için çok teşekkür ederim. 🙂

      • Ayfer diyor ki:

        Adım adım takipçinim???her yazını okuyorum hayranlıkla ve içime sindire sindire???diyorum ki ben bu adayı boşuna sevmiyorum?Ada’nın yanında sevdiren insanlarla karşılaşmam, aynı havayı soluyup aynı denize bakmak aynı gün batımını izlemek????hiçbiri boşuna değildi…bende çok özledimm? Aynı yerde bu yaz herdaim hazır bir ben? O güzel sohbet, o doğallık, yıllardır tanıyormuşcasına o samimiyet ?? enerjisine hayran kaldığım ışık saçan kadın☺️ Yolun açık olsun bizlere de vesile olsun inşallah?????✨

  6. Gönül diyor ki:

    Bende diyorum ki…Tuzla’ya tasinman tesadüf değil ?benim için geldin buraya boyle hissediyorum.Once alamadigim pasta kursu için oldugunu dusundum ama bunun oyle olmadigini simdi anladim.Ama içimdeki yeteneği yeniden kesfetmemi sagladin?Ve seninle Theta Healing’i deneyimlemek için sabırsızlanıyorum.Ruyalarimda işaretler var ve bunları görüyorum.Sana da anlattim ☺çok heyecanlıyım ve merak içindeyim.Insallah bende kendimi dönüştürebilir ve sifalandirabilirim. Sevgiler?

    • Yeliz diyor ki:

      Küçük bir ilk adım attık, o bile nasıl iyi bak! Haftaya devamı gelecek. 🙂
      Öyle eminim ki, burada sadece bir süreliğine Tuzla’yı deneyimlemek için gelmediğime. Gitmeden, tüm taşlar yerine otursun ve dönüşüm/şifa yolculuğun başlasın dileğim.
      Çok çok teşekkürler canım Gönül’cüm ve kocaman sevgiler…

  7. Pingback: Theta Healing: 5- Kalimera Yunanistan!

  8. Didem diyor ki:

    Merhaba Yeliz ? sana ne kadar çok şey yazmak istiyorum ama nereden baslayacagimi bilmiyorum .benimde ilk önce uzun müddet astrolojiye alakam bakış açım eğitim almak istemem sonrasında Reiki , enerji almam bu alana yoğunlaşmak ardından esmaul husnalara ılgım ve en son bir bütün gününü senin yazılarını okuyarak theta nedir diye anlamaya çalışmak. İçimde bu hayat benim değil ben çok daha farklı biriyim başka bişeyler var eksik bişeyler nedir hisleriyle yaşıyorum ve mazeretler mazeretler…yazıyorum ama sanki hiç birşey anlatamıyorum hissi…

Ayfer için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir