Theta Healing: 30- Erdemleri Acıyla Öğrenmek

“Çok daha kolay geçen yaşamların da oldu. Ama onlardan pek fazla bir şey öğrenemedin.” Michael Newton

Yazmak istediğim çok şey var ama ne zaman kelimelere kalem tutsam çil yavrusu gibi dağılıyorlar bu ara. Kendi içimde spiralde kıvrıla kıvrıla sessizleştiğim, dem aldığım bir dönemdeyim. Ve tam o anda Michael Newton’ın bilmem hangi kitabında okuduğum bu cümle geliyor ve bana yazdığım alıntıyı söylüyor. Bugün bir kez daha aynı hissi yaşayınca, tamam dedim. Konumuz meğer buymuş 🙂 En çok kullandığım cümle “Acıyla tekamül etme zorunluluğuna gerek olmadığı” Neden? Bunu sürekli kendime hatırlatıyorum da ondan. Hatırlatırken üzülüyorum da bazen. Yine neden hatırlamam gerekti diye. Konu Mirkelam şarkısına dönüşüyor gözümde: “Sonra üzülsem, üzüldüğüme üzülsem…” Seminerlerde, bu konuyu yüksek benlikle anlatırım. Yüksek benlik, ileri seviye (2. aşama) seminerinin konusudur ve neden acıyla tekamül ettiğimizi bana en iyi açıklayan olmuştur. Bu dünyaya birçoğumuz bir amaç için geldiğimize inanırız. Açıkçası, şunu itiraf edebilirim, eğer bu inanç gerçek olmasaydı bile o amacı yaratmak, bence hayrımıza olurdu. Hepimiz güçlü roketler ya da hızla fırlayacak oklar gibiyiz ama bir hedef/amaç yoksa roketin de okun da bir anlamı yok.   Dünyaya doğduğumuz amaç, en yukarıdan bakıldığında geliştirilmesi gereken erdemlerdir aslında. Bu erdemleri, ruh deneyimlemek istemiştir ve bir yaşam planı seçilmiştir buna uygun olarak. Amaç o yaşam planında a noktasından b noktasına hedeflenen erdemlerle gidebilmektir. Şüphesiz, ruh dünyasında bu çok kolaydır. Bir beden seç, bir anne baba, şu deneyimleri al ve tamamlayıp dön. Ama dünyaya doğduğumuz andan itibaren hatta ve hatta anne karnındayken bile işler değişir. Bazı ruhlar, daha o noktada kararından cayar ve geri döner. Bazısı doğar ve seçtiği o mükemmel planın kusursuzluğunu elbet hatırlayamadığından hayatı boyunca kurban temasında yaşamından nefret edip öğrenilmiş çaresizlikle hayatını geçirir. Şüphesiz, her şey bir amaca hizmet eder ve öğrenilmesi gereken tatlılıkla ya da acıyla öğrenilir. Daha çok acıyla öğrenilir. Neden? Size en temel gözlemimi ileteceğim. Son bir yılda çok değişik eğitim/karşılaşmaların içindeyim. Ve bakış açısı olarak, yaşamdaki deneyiminden manzarası benden çok daha geniş olduğunu düşündüğüm kişilerle de birlikteyim. Bazen şu bakış açısına tanık olup şaşırıyorum. “Ama bu yol acıyla yürünür. ” “Bir tane kolay yaşam öyküsü olup başarılı olmuş birinden bahsedin.” “Bu hastalık sayesinde bu noktalara geldi.” “Bunun için kendimi şu kadar gün aç bırakıp inzivaya gittim.” Tam bunları dinlerken içime bir sıkıntı saplanıyor. İç sesim bana, bu yolu biliyorsun ve bu bakış açılarını lütfen içselleştirme, artık bu çağda hizmette değil, diyor. Theta Healing bakış açısına da oldukça aykırı bu söylemler. Ama onlar da bir zamanın doğrusundan bahsediyorlar. Misal şöyle düşünün. Bir kişinin deneyimlemesi gereken erdem cesaret olsun. Benim için cesaret erdemi, belki durup dururken mesleğimi bırakıp kalbimin sesini dinleyeceğim dediğim o noktada bir gelişim aşaması olarak hayatımda yerini aldı. Ya da çok korktuğum ama merak ettiğim bir aktivite için gönüllü olarak bir adım attığımda. O adımla korkuya rağmen cesareti geliştirdim diyelim. Ama bugünden biraz daha uzak geçmişe gidelim. Benim atalarım cesaret erdemini savaşarak elde ettiler. Gece vakti evini basan bir teröriste direnerek elde ettiler belki de. Daha acılı bir yol. Oysa ki, ben şu anda kendimde bu erdemin eksikliğini hissediyorsam, karşıma bir hırsızın, haydutun çıkmasını beklemeden, sakince sorabilirim: Ben kendimde cesareti nasıl geliştiririm? Nasıl bir yanıt geldiğini merak ediyor musunuz iç rehberliğimden? “Bir sivil toplum kuruluşunda çalışarak…” İşte hayata doğarken seçtiğimiz o amaç, yol bize olasılıklar sunuyor. Bu olasılıkları anlayalım diye karşılaşmalar ve insanlar. Ama biz çoğu zaman belki de atalete kapılıyoruz. Şu anda bu çilekli pasta çok güzel, dur üstüne bir limonata içeyim diyoruz belki de. Doğal olarak bizim yolumuzda yürümemizden görevli o yüksek benlik, acı ve tatlı, zor ve kolay, neşeli ve üzüntülü  deneyim ayrımı yapmıyor. Onda iyi ve kötü yok. Sadece deneyim ve kazandırdığı erdem var. O erdem için, sana bir şey gönderiyor. Madem yeni bir yolla öğrenmeyeceksin, eskiler gibi geliştir bakalım. Özetle, sistem icraate bakıyor. Tatlı tatlı konuları konuşmak, acı veren gerçeklerden kaçmak çok güzel. Ama güzel olan her zaman hafif olan değil. Ruhun hafiflemesi için, tüm bunlara rağmen özgürlüğe bir adım atmamızı diliyorum. Kolaylıkla da öğrenelim. İlla zor yaşamları deneyimlemek zorunda bırakmayalım kendimizi ve farkında olalım. Farkında olmazsak, her şeyi kör bir alanda zamanını bekleyen deneyimler olarak bırakırsak, o zaman en acele ders alacağımız şekilde deneyimleriz o erdemi. Bu yazı, erdemleri anlattığım derin kazma seminerini anlatan bir yazı da oldu bir bakıma. Ve bir de uyarı… Instagram’da da paylaştım. Belki biliyorsunuz, astroloji öğrencisiyim aynı zamanda. Temmuz, çok güçlü tutulmaların ayı ve birçok kişinin hayatında sarsıcı değişiklikler sunabilecek bir ay. (ve sonrasındaki 6 ay elbette) Tuhaf olanı, öngörülemeyen bir alanda gerçekleşiyor tutulmalar. Karma ve kader çalışıyor. 3b bakış açısıyla, eyvahlar sıralayabilirsiniz. Bu yazıdan sonra, şunu düşünmek iyi olur mu ne dersiniz? Belki, a noktasından b noktasına gitmeye öylesine bir direncimiz var ve pasta o kadar güzel ki, pastanın üzerine bir karafatma düşerek bizi o masadan hatta kafeden kaldıracak ve yürümeye zorlayacak. Kim bilir, kafenin su basması da olabilir, masada pasta yerken sana elini uzatıp gel birlikte şehri gezelim diyen yakışıklı bir yabancı da olabilir. Her ne ise olan bilelim ki her şey o yolda yürümemiz ve o erdemleri öğrenmemiz için. Gönüllü olalım ve değişime kucak açalım. Küflerimizden arınalım. Budanacak dallarımız ve toprağa düşen meyvelerimiz için gözyaşı dökmeyi bırakalım. Gidenler toprağın nasibiymiş, budanan dallar büyümeme engelmiş, şükürler olsun diyelim. Belki de başka yolu yok. Sevgiyle…

  1. Kübra diyor ki:

    Bazen yazılarınızı okurken diyorum ki”bu yazılanları gerçekten tam olarak anlayabildim mi ki gözlerimden dökülüyor yaşlarım?” Bilmiyorum ama yazılarınızı okumayı çok seviyorum ve çok iyi geliyor. Siz iyi ki yazıyorsunuz ve ben iyi ki keşfettim sizi

  2. Güldeninöyküsü diyor ki:

    Kalbimi titreti ve zihnimi açtı yine okuduklarım… hatırlar gibi oldum “neden buradayım?” sorusunun yanıtını… düşündürüyor çünkü iyi geliyor, şifa veriyor… çok yoğun hayhuy içinde akıp giden yaşama bir es verip akışla bağ kurduruyor. Soruyorum şimdi ikinci seviye eğitimi almak için sonsuz olanaklar nelerdir? İyi ki hocamsın… seni seçmiş olmak ve senden eğitim almış olmak ne mutlu… bu en gurur duyduğum şey benim için ?

  3. Rüveyde diyor ki:

    Bu nasıl bir içtenlik, bende artık nasıl yazılarınızı okurken kendimden gidiyorsam siz benim yakın arkadaşım ve olanları ağzınızdan dinliyorum sanki ve vee öyle sahipleniyor içleniyorum gözyaşlarıma engel olamıyorum.. Sizi kocaman alkışlıyorum ve kendinizi bize bu sevdirdiğiniz için tebrik ediyorum çok seviliyorsunuz ???

  4. Özlem B. diyor ki:

    Sevgili Yeliz… Yazının nasıl bittiğini anlayamadım, bitince üzüldüm. Nasıl desem yaşamakta olduğumuz duyguları anlatmışsın ki öyle güzel, öyle içten sanki şifa gibi. Geriye dönüp baktığımda görüyorum ki çektiğimiz hiç bir acı boşuna değil, farkında olduğumuzda yaşanılanı daha anlamlı kılıyor. Güzel yüreğine, kalemine sağlık ❤??

Rüveyde için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir