Theta Healing: 25- Balık, Balık, Balık…

Yunanistan’ın yaşattığı büyülü theta healing anılarıma bayılmıştınız, doğruyu söyleyin. Ama hikaye, öyle hemen bitmiyor. -Çok şükür- Zamanın içinde yeni karşılaşmalar, olasılıklarla kendisini yazıyor. Gelin size yeni sembolümden bahsedeyim. Vaktiniz var mı? Yazmazsam unuturum, işte bundan çok korkuyorum. Üstelik yazı bilinen en eski meditatif uygulamalardan, boyutlar arasına açılan en büyülü kapı. E, yazım dilimi de seviyorsunuz. Kendime saklamamın bir anlamı yok 🙂 Bir gün burada anlatmak istediğim bir deneyimim var. Çok etkilendiğim arketiplere dayalı bir danışmanlık hizmeti aldım şubat ayında. Çok saygı duyduğum kişilerden. Rüyamda onlarla görüşüyorum yeniden. Bir sorum var sanki, ama sorumun ne olduğunu bilmiyorum. Bana tek bir cümle söylüyorlar. “Zamanı geldi, hastaneye git.” Sonra beni aile yemeklerine davet ediyorlar ve şöyle diyorlar. “Bugün balık günümüzdü.” Onlara sarılarak balıklarla dolu masaya oturuyorum. Uyandığımda mutluyum ama korkuyorum da. Bilinen hiçbir sağlık sorunum yok, her gün kendime beden taraması yapıyorum. Vianna, korktuğunuz hastalıkları bedeninizde göremezsiniz, demişti. Bu cümleyi unutmaya çalışıyorum.  8 mayısı 9 mayısa bağlayan gece. Bir rüyanın içindeyim, sahildeyim. Halletmem gereken çok fazla iş var, görüşmem gereken çok kişi. (Gerçek hayatın bir yansıması) Arkamda tek katlı bir ev, önümde 3 katlı müstakil bir ev ve ikisinin ortasında bir tezgah ve solumda sonsuz bir deniz var. Tezgahta balık satılıyor ve pişiriliyor. Kız kardeşim ve erkek kardeşim gelecekmiş, balık yiyecekmişiz ve ben erken gelmişim onları bekliyorum. Daha sonra gitmem gerekiyor ve onlar gelmeden gidiyorum. Sabah uyandığımda kız kardeşimden mesaj geliyor: “Dün gece rüyamda seni ve Gökmen’i (erkek kardeşim) gördüm. Sahildeydik Gökmen’le, hep birlikte balık yiyecekmişiz, balıkçının başında seni bekliyorduk ve sen gelmiyordun.” Bir kez daha, aynı rüyanın içindeyiz Kez’le. Daha önce, bana theta healingi getiren rehber rüyada, yine aynı rüyanın farklı dilimlerindeydik. (Burada) O zaman at ve pelikan vardı, şimdi balık. O gün bu iki rüyanın etkisiyle, yapmam gereken tüm işleri erteliyorum. Oturup kendime çalışma yapmaya karar veriyorum. Ne çalışacağımı da bilmediğimden, theta seviyesinde bana gelen konuları açıyorum içimde. Eh, kimse kolay olduğunu söylemedi. Ama benim için zor da değil. Akrepler kadar kendilerini kurcalayan yoktur derler, bilirsiniz. Ve bir şey oluyor. Birden sağ kasığıma dayanılmaz bir ağrı giriyor. Bedenimin sağ yanı omzumdan diz kapağıma kadar sarsılıyor. 4 gün sonra Amsterdam’a gideceğiz. İlk aklımdan geçen, hemen mükemmel sağlığa geri dön, oluyor. Tüm gün yatarak acının geçmesini bekliyorum. Kesinlikle ilaç almıyorum. Theta yapıyorum acı geçiyor. Ama iki saat geçince hop sil baştan. Theta healing ağrı kesici değildir, çalışırsınız sorunun kökü de ağrısı da ortadan kalkar. Ama ağrıyı kesmiyor, sanki erteliyor. Peki… Burada bir şey var, bekle bakalım diyorum. İkinci gün, gözümü açtığımda ağrı yerinde. Yine çalışıyorum ve geçiyor, yine geri geliyor. Beden taraması yaptığımda, o bölgede bir sis bulutu görüyorum. Bu da apandisit korkusu yaratıyor. Yine theta healing yöntemiyle soruyorum apandisit mi diye, hayır yanıtı geliyor. Ama orada bir şey var, hala sis bulutu. Görmeme izin verilmiyor. Yine koltukla bütünleştiğim ve doktora gitmeyi reddettiğim saatler geçiyor. Telefonuma bir ses kaydı geliyor. Gülay’dan. Bizim harika iletişim yolumuzdur ses kayıtları. İkimiz de telefonda konuşacak zamanı bulamadığımızdan,mesajla da anlatamayacağımız kadar da uzun konuştuğumuzdan, ses kayıtları rutinimizdir ama bayağıdır göndermiyorduk. Kayda bastığımda, ağlamaklı bir ses duyuyorum. “Ahh… rüyamda seni gördüm. Ahh.. ne desem, çok kötüydü, çok. Ama olumlu anlamı, rüya kötüydü ama rüyada da iyi anlama geldiğini biliyordum. Anlatmalıyım hemen…” Bir rüya daha… Gülay’ın da nasıl bir psişik olduğunu bilmeyen yoktur. Arıyorum hemen ve bana neredeyse ağlayarak koltukta gündüz vakti sızıp gördüğü rüyayı anlatıyor. Rüyasında, bir fuarda mikrofonla kalabalığa konuşma yapıyorum ve theta healingi anlatıyorum. Sonra birden bir bitkiye dönüşüyorum ve üst üste düşüyoruz iki bitkiyle. Kimse anlamıyor. Ardından da bir balığa dönüşüyorum. Eşimi görüyor, “Yeliz öldü.” diyor. Ama ikisi de bu ölümün metaforik olduğunu söylüyorlar birbirlerine. Eşim artırıyor ve şöyle diyor: “Onun için böylesi daha iyi.” Gülay’ın rüyasıyla iyice sarsılıyorum. Kimse bir kasık ağrısıyla ölmemiştir Yeliz, saçmalama diyorum kendime. Birkaç saat sonra bana beden taraması yapan Şule hocamdan mesaj geliyor. “Önemli bir şey olduğunu sanmıyorum ama hemen acile gider misin?” “Gitmem” diyorum, ben hastaneye gider miyim hiç. “Gidene kadar seni arayacağım. Apandisit bazen kendini belli etmeyebilir.”, diyor. Neyse, herhalde başıma bir gelecek var diyerek acilin yolunu tutuyoruz. Yol boyunca “Bana burada bir şey olacak.” deyip duruyorum ve ağlıyorum. Neyse, o gece tahliller temiz, ertesi gün ultrasonda küçük bir miyom nedeniyle bu ağrıyı çektiğimi öğreniyoruz. Ama bitmiyor, balık sembolü sürekli rüyalarımda, hayatın içinde karşıma çıkıyor. Bir de lale ekleniyor ona. Mis gibiler… Şimdi ikisinin de anlamını yazayım, siz de benim kadar şaşırın: Lale: Yeniden doğuş, yenilenme, baştan başlama, sabır, kabul enerjisi. Ve mitolojik hikayesinin kaynağını Tanrıça Afrodit ile aşk yaşayan Adonis’in kasıklarından vurulup sızan kanlarından toprağa düşerek oluşmasından alıyor. Peki ya balık? Meltem Güner’in Sırlar Bohçası kitabına göre; bereket, bilgelik, yeniden doğuş, dişilik, bilinçaltı, canlılık, sabır, yaşam, şans demek. Birçok kültürde dönüşüm ve yeniden doğuş sembolü. Buda’nın sembolü ve aynı zamanda Hz. İsa 5000 kişiyi mucizevi bir şekilde balıkla doyurur. Yunan mitolojisinde ise, Afrodit yer altı bekçilerinden balığa dönüşerek kurtulur. Afrodit ve Adonis? Şimdi yine çok hoşuma giden bir Vianna sözü yazacağım. “Bazen nedenini anlamadığım deneyimler yaşarım ve onları bilinmez kutusuna kaldırırım. İnanın sayıları hiç az değil.” Kaldır kutuya. Bir gün öğrenirsin. Hani insanın midesinde kelebekler uçar ya, benim midemde balık dolaşıyor ilk rüyadan beri. Bazen sanki kalbime kafa atıyor. Ciddi ciddi canım yanıyor. (Buz ve Ateş o acıyla yazıldı.) Bütün sembolleri okuyan ben, bir süre ne rüya hatırlıyorum ne sembol okuyabiliyorum. Sadece uyanınca hatırladığım “balık” ve anlamsız bir acı. Ve geçtiğimiz hafta sonu, theta healing seminerinin son günü. Arkadaşlarla kahve içelim diyoruz, eğitimi kutlayalım. Gitmediğim bir mekana giriyoruz, masalar akvaryum içinde böyle koca süs balıkları var. Yine… Ve eğitimden Tolunay’la buluşuyoruz. Tolunay aynı zamanda astrolog. Soruları yağdırıyorum Tolunay’a. Bu rüyaları gördüğüm günlere gidiyoruz. “Hiç şaşırmadım.” diyor Tolunay. O da bana evrenden bilginin rüyalarla aktığını onaylıyor ve tüm bu tarihlerde kardeşler eviyle açı yaptığını anlatıyor rüyalarımın ve bilgi de köklerden geliyor. Balık hakkında simgeler hakkında, burada bile yazamayacağım birçok deneyim hakkında fikirler saatlerce özgürce süzülüyor. O gece ikimiz de rehber rüya göreceğimizden emin ayrılıyoruz. Sabah ikimiz de rüyamızda balık gördüğümüzü birbirimize yazıyoruz. Ben rüyamda yine kız kardeşimle buluşmak için bu sefer sisler altında bir mezarlıktayım ve oradan çıkıp eşimin yanına gidiyorum. O esnada telefonum çalıyor ve bir hastaneye çağrılıyorum. Eşim benimle gelmeyeceğini çünkü balık yiyeceğini söylüyor. (Balık yiyen bir aile değiliz. Ayda bir bile değil. Ve rüyamda sabah 11. Asla :)) Benim bir kadına yardım etmem gerekmiş. Yanımda genç bir kız var tanımadığım. Bir kağıda semboller çiziyor. Ben theta yapmak için oradayım ve bir de doktor var. Üçümüz birlikte çalışacakmışız. Kıza beden taraması yapıyorum rüyamda. Tek hatırladığım bacak ağrısı çektiği ve onun da doğruladığı. İşte böyle… Bugüne kadar sembolleri bir yere bağladım, balık hariç. Hala bu sembol bana geliyor, sanırım o kendisini bir yere bağlayacak. Bu yazıyı da ileride atıf yapmak için yazdım 🙂 Çok eminim, bakın yazarken anlamamıştım ama bunun mesajıymış diye. Öte yandan, kardeşim, mezarlık göstergeleri ataların kayıtlarına dair bir dönemde olduğumu gösteriyor. Bir de, artık burada yazamayacağım ama silik silik gözümün önüne gelen geçmiş kayıtlar var. Bu da ilk. Sanki hiç tanımadığım birini hatırlıyorum. Ayrıca, son eğitimde öğrencilerimin bana yaptığı gelecek okumasında beni zihinsel engelli çocuklara theta ile destek olurken gördüler. Bu ihtimallerden biri. Her ne ise yeni sembol ve getirecekleri, dilerim en yüce hayırla gelsin. Amma uzun yazdım! İkizler yeni ayı diyorum ve kaçıyorum. Okuyanlara sevgiler… Bir yorumunuz varsa, alırım memnuniyetle.

  1. Meltem diyor ki:

    Yelizim yine yazdıklarını bir solukta içimde dolaşan o büyük enerjiyle okudum ? yeni sembol balık, yazdıkların, benim de burcumdan ötürü balık ve kendimi çok özdeşleştirmiş olduğum balık (ki şu hayatta insan olmasaydım herhalde balık olurmuşum bir tek dediğim şey) sende gördüğüm balık ? tüm görüntüler şu an adeta uçuşuyor zihnimde ?

  2. TolunayCa diyor ki:

    Balığın bereketi, şansı, inancı ve dönüştütücü gücü bizimle olsun. Bu mesajı yazarken melek mesajı aldım ve diyor ki Doreen Virtue: “Yukarıdaki ustalarınız size ilahi yaşam amacına ulaşmak için gerekli ve ihtiyacınız olan materyalleri öğrenmenize yardım ediyorlar”. Sevgilerimle 🙂

  3. yeliz diyor ki:

    yine çok çok güzel bir yazı..okuyana da öğreten, anlamlar çıkarmayı bildiren, kendi payına düşeni de anlatabilen..harika bir yazı..teşekkürler.. her zaman, her şey için ve sonsuz şükür..hangi birine teşekkür edeceğimi şaşırıyorum da artık:) en içten, derin ve sonsuz sevgilerimle..Yeliz Kamböre

  4. mizraki diyor ki:

    Rüyalara merak sardığım bu dönemde bir çırpıda okuyup bitirdiğim bir yazı. Kaleminize ve yüreğinize sağlık, çok teşekkürler..

mizraki için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir