Theta Healing: 22- Evren Rehberdir Ruhu Uyanana…

– Theta healing seminerine katılmalı mıyım? Bu benim için iyi mi? – Bir gül ile bir gül bahçesi satın alıyorsun. Bir gül ile gül bahçesi kurmak… Dünden beri bu cümlenin içindeyim. Tüylerim diken diken. Dün ilk İstanbul grubumdan Meltem paylaştı benimle bu anıyı. Eğitim için Cevaplar Kitabını açmış ve bu cümleler çıkmış karşısına Mesnevi’den. Geçtiğimiz yıllarda bir kaktüs almıştım Ikea’dan. Benim için anlamlı bir döngüde. “Ölür.” demişlerdi alırken. “Buralardan alınanlar yaşamaz.” Biliyorum, duyar çiçekler ve konuşurlar da. Ama ne kaktüs duydu bu sözü ne ben. Biz birbirimize inandık, üçten ikiye koşulsuz sevgi aktı sadece. Gel zaman git zaman… Kaktüs, yükselmek ve yücelmek için en alt yapraklarından birini öldürdü her seferinde. Ve öldürdüğü her parçasıyla yeni bir kaktüs oldu, tek bedende bir orman yarattı kendine. O orman bir periyi kutsar gibi çelenk oldu çevresine. Onlar ölüm dedi, ben cenneti buldum her seferinde, yaşarken ölen, yaşamak için ölen, ama asla gerçekten ölmeyende. Açtı çiçeklerini, döktü çiçeklerini, çoğalttı yapraklarını, bir o kadar da azalttı. Bir zeytin ağacına bile fırladı tohumları. Bana beni anlattı. Hani bir bilge demiş ya, “Yolda bir taşa takılır tökezlenirsem, o taş benim gurum olur. Çünkü ben ondan bir şey öğrenirim.” İlkin tarlada kalan efsanevi enginarlar gurumdu. Sonra bir de bilge kaktüsüm eklendi ona. İkisine de baktım, günaydın dedim, günaydın. Bitti dediğinde başlar hep hikaye. Ve bir sır en iyi göz önünde saklanır. Bak, kimse o enginarın mor çiçeklerinin mucizesini bilmiyor, kimse bir kaktüsten hayat dersi almıyor. Neden? Kadim sırları, gözleriyle ve kulaklarıyla arıyorlar da ondan. Bak çok uyku var uyanacak. Bazısı mışıl mışıl, bazısı bazen karabasan, bazısı sevdiğin birinin omzu, bazısı anne kucağı. Bu seferki ömür yetsin, dilerim. Çok rahatlıkla yaratmadığın bir alan olduğunu düşünmene açık, ama bir o kadar da önemsiz bir konuda, kendimi kazdım geçenlerde. Biliyorum ki, her şey benim düşüm bu hayatta. Öyleyse, öyle düşlemediğimi düşündüğüm halde karşıma çıkan sonuç neden? (Yazar eğitimin bir parçası olan kök inanç konusundan bahsediyor, kazmak onun günlük rutini.) İçimdeki çukurların bir adım atsam fark etmeden düşeceğim kapaklarını açtım. İnebildiğim kadar derine. Oradaki tohumları dinledim. Aldım eleğime, eledim. Baktım, hiçbiri hizmette değilmiş yine. Ben büyürken, bize lazım oldu, sana da olur diye iyiniyetle bırakılmış benliğime. Sevgiyle gönderdim. Yenilerini ektim. Sonra bekledim. Bir değişiklik olur ya hani, hemen. Yaradan’ın iradesine hem teslim olur hem beklersin beklentisizliği. Tüm sıfatların ötesinde bir şey geldi. Tırtıl gibi, kelebek gibi bir sembol. Ah o benmişim yahu dediğim… Salyangoz… Kabul, bir kelebek güzelliğinde değil. Belki ondan anlamını beklettim azıcık. Ruhum “ah” dedi. Gerisini bıraktı. Ve bir de… İki düzlem içinde benlik. Biri sahte, o biri oyun işte. Sen onu ciddi sanıyorsun. San-ma. Diğeri, gerçek. Ama öyle gerçek ki, kendini kocaman gösterme gereği duymuyor sana. Sen oyunu gözünde kocaman gördüğünde, o minicik kalıyor. Oluyor mu sana gerçeğin zıttı, sen tamamla, hıh, o kelime işte! Sonra aktı burnum, sümüklü böcek oldum. Yine “ah”ta kaldım. Ama dün yeniden geldi, eğitimin son günü. Bana en başta yazdığım cümleleri kuran canım Meltem’le. Birbirimize gelecek okuması yaptık eğlencesine. Ki benim eğitimlerde kendime yapılması için nadiren de olsa eğitmen+öğrenci rolüne girdiğim iki çalışmadan biridir kendisi. Ve bende pelikanın, thetanın haberci sembolü dna sarmallarını, Fibonacci’yi gördü. Ve sembol olarak salyangozu. Az çoktur biliyorsunuz di mi? Ben o dna sarmalları ve salyangoz üzerine sayfalar doldurdum bugün. Ben iki sembolde, ruh, beden, zihin; geçmiş, şimdi ve gelecek (ki bir illüzyon), yer, gök, dünyayı gördüm. Biliyor musunuz, salyangozlar, iz bırakırlar, gizli değildir yolları, keskin bir bıçaktan bile hiç zarar görmeden kayarlar, beden imkanları baz alındıklarında oldukça ritmik ve istikrarlı hareket ederler. İleri, ileri, ileri… Evleri spiral şeklinde kabuklarıdır ve bırakırlar da bazen geride. Ama içine girdiklerinde, sadece kendileri vardır. Ve bir de asla geriye dönmezler. Yolları bazen aşağı, bazen yukarı seyretse de, o bir spiraldir, aslında sadece ilerlerler. Bu eşsiz dünyama, sen de hoş geldin salyangoz… Bir ışık yaktın, birkaç çukur kapattın. İyi ki geldin. Hoş geldin…

  1. Berrin diyor ki:

    Yazıniz bende derin bir denizde yüzme hissini çağrıştirdi.Derin ama kesnlikle güvenli tanidik sular…Dalışlar, keşfedişler ,sonra kah günışığini kah ay ışıgini takip ederek yüzeye kavuşmak…Ne kadar harika bir imgelem, ve bilgelik,surekli kendi kendini doğuran…
    Bir kardeşlik duygusu, bir karındaşlik…
    Her yazınizda hissettiğim şey.”Beni en çok bu yazısı etkiledi”

    • Yeliz diyor ki:

      Bu son cümleyi unutmamaya ant içtim 🙂 “Beni en çok bu yazısı etkiledi.” buton koyma şansım olsa koyacağım siteye bunu ölçmek için.
      Çok teşekkür ederim Berrin hanım. Her zamanki gibi içimi ısıttı yorumunuz <3

  2. Nevin diyor ki:

    Yine muhtesem bir yazi olmus Yeliz Hanim,genellikle ben ıntagram uzerinden yaziyorum size, bugün içimden geçirmistim,yeni bir yazı gelecek mi acaba diye,birçok kişi gibi bende heyecanla okuyorum;o yazılar öylesine kalbime dokunuyor ki,her yazıdan ben de kendi payıma düşeni alıyorum, siz yazın ,hep yazın Yeliz Hanim.Var olun,teşekkür ederiz.

  3. Burcu diyor ki:

    Ahh yine ne güzel yazdın canım Yeliz❤️ Hiç bitmesin istiyorum yazılarının, öyle güzel rehbersin ki öyle güzel öğretmen.. Yürüdüğün yol çok kutsal? İyi ki varsın?

  4. Meltem diyor ki:

    Kaç kez okudum yazını her seferinde içim pır pır.. kelimelerin, cümlelerin öyle güzel öyle naif ki ruhuma dokunuyor ? sanki en sevdiğim müziğin içime işleyip ruhumun tümünü titretmesi gibi.. öyle ilahi.. sen hep yaz Yeliz lütfen hep yaz ???

    • Yeliz diyor ki:

      Benim yazılarım güzel olabilir ama bence her yorum yazanın da bir bloğu olmalı bu hayatta.
      Bu nasıl güzel tanım! Ben teşekkür ederim canım benim <3

  5. Gözde diyor ki:

    canım yeliz … öyle yumuşacık dokunup sarıp sarmalıyo ki cümlelerin, kendimi pembe yumuşak bir bulutun içinde hissediyorum … yüreğine sağlıklar olsun .. 🙂

    • Yeliz diyor ki:

      Şimdi o pembe yumuşak bulut bizi nazikçe bir ışık kümesinin içine yönlendirecek 🙂 🙂
      Harikasın, çok teşekkür ederim Gözde’cim.
      Sevgiyle kalalım…

Yeliz için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir