Theta Healing: 19- Yia hara Yunanistan!

“Hoşça kal gözbebeğim/ Hoşça kal yaz güneşim/ Hoşça kal/ Öbür yaza kadar…” Ayrılmak, tek koşulda güzel olabilir bence severken. Yeniden görüşeceğin tarihi bilirsen… Ama farz et ki biliyorsun o tarihi, aynı güzelliği yakalayabilmen, aynı enerji, aynı ritim, aynı hisleri duyumsamak mümkün mü? “Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz.” sözü Herakleitos’un en bilinen sözüdür belki. Çünkü hala geçerlidir, aynı nehirdeki gibi, insanlar değişir, doğa değişir, iklim değişir… Aslında hiçbir saniye birbirinin aynısı bile değildir. Dolayısı ile, kavuşma da bir illüzyondur ayrılık gibi. Birbirini hem çok iyi tanıyan, hem de tamamen yeni iki enerji yeniden karşı karşıya gelir. En ilginci ise, aslında hepsi birdir… Bir şehri sevdiğinde o sana bir kapı açar. Sonraki gidişlerinde bambaşka kapılar seni beklemektedir. Bir şehrin yerlisi olmak? Hımm, bak bu daha da ilginç. Belki borcudur o şehrin sana. Bir gün, bir şekilde öder. Kim bilir… Son gün benim için; vedalaşmakta zorlandığım güzel ev, bir türlü kilo sınırını tutturamadığım ve eşya çıkarmak zorunda olduğum valiz, acılı Hint yemeği, son bir kez bu sokaktan geçeyim, son bir kez burada bir kahve içeyim, burayı hiç unutmayayım, burayı gelecek yıl yine aynı bulayım, buraya Muzo’yla da geleyim, bir dahakine Agora’yı rehber ile gezeyim, dur şu ağaçların fotoğrafını çekeyim, evde boş zamanımda inceler gözümle göremediğim varlıkları bulurum, burada onlardan çoktur, dur bir de tarihi Agora’da kökleneyim, 13 gün nasıl geçti, ya çok özlersem, yahu İzmir kadar uçuş süresi özlersen atla gel, acaba buraya mı yerleşsem, bak bu harika fikir, Muzo burada çok mutlu olur, bunun yaratımını yapsam mı, ama ya cicim ayları bitince pişman olursak, yok ya olmam, ben burada yaşamalıyım artık, bence atalarıma borcu bu Yunanistan’ın, Çipras’ı bir görseydim, Paris’ten daha mı güzel, kıyaslama, vallahi darılırım, anneni mi çok seviyorsun babanı mı demek bu, sus, ama yine de burayı aşırı sevdim, sanki burası yakışıklı flörtöz bir erkek, sanki benimle her an flört edip aklımı başımdan aldı, şimdi ondan nasıl ayrılacağım, kahretsin, sanki hala çevremde dolaşıp enerjimi üzerine çekiyor, bunu Muzo’ya söylememeliyim, şehirle flört etmek ne ya, ama o benimle ediyor işte, ediyor…, uçakta ruh parçası iadesi çalışması yapsam harika olacak, ağlar mıyım, sevdiğim o bibloyu almadım, dönüp alsam uçağı kaçırır mıyım, antika fincan da bulamadım, keşke dün alsaydım, özler miyim, özlüyorum bile şimdiden, döner dönmez ilk theta eğitimimi versem, çok istiyorum, her şeyden çok istiyorum, dönmemin tek güzel yanı bu desem, ayıp edeceğim, kabul, uçağa yetişecek miyim, metro girişi neresiydi, elveda Acropolis, elveda, metroda istasyonlar arası sokak müzisyeni iki Çingene, hadi canım Godfather’ı mı çalıyor, dur hemen çekeyim, Godfather benim için ilk aşk acısı demek, yüz kez izledim filmi, müziğinde her seferinde ağladım, ikisi de başımda çalıyorlar ben de kameraya çekiyorum onları, sonra bir çocuk gülümsüyor, yol boyu birbirimize kaş göz oyunları ediyoruz annesinden habersiz, Hint yemeğimin yarısı paketlendi, hiç dokunulmamış, oysaki evsizlerden birine verecektim, gündüz neden orada değiller ki, yaşasın metroya dilenci bindi, bozukluk yerine yemek vereceğim, adam da nasıl sevindi…, o bileti iyi ki okutmuşum, bak polis kontrolü varmış, demek el bagajımı gönüllü olarak kabul ediyorsunuz, harika, aman durun, içinde duty free belgelerim vardı!, ne geri alınamaz mı?, lütfeeen, yarım saat bekleyip yeniden sıraya mı gireceğim, peki, bu uçak değil ki pırpır, küçük prensinkinden yahu, inşallah yol boyunca ağlamam, galiba ağlıcam, inşallah ağlarım, o kadar çok ağlarım ki içimde hiç ayrılık acısı kalmaz, yanımdaki kadının sohbeti nasıl güzel, 1 saat thetayı mı anlattım, sesim iki ön koltuktan duyuldu mu, hadi be, indik, İstanbul, geldiğim şehirin eski insanları senin düştüğün ve Osmanlı’nın olduğun tarihi yas günü olarak geçiriyor, sana Şehir diyor, ismini bile söyleyemiyor, ya ben Smirnia’dan geldim dediğimdeki göz parıltıları, en sevdikleri iki şehirden geldim, ama şimdi de bir diğerini istiyorum, Zorba içimden “hemen gel, yeşil bir taş buldum.” diyor, içimde bir acı, bilir misin o kitabı, seni içime gömdüm, seni içime gömdüm, seni içime gömdüm, seni içime gömdüm, se-ni i-çi-me göm-düm… Yeniden görüşünceye kadar, hoşça kal şehir kılıklı sevgili… Bana unutulmaz bir hediye verdin. Kıymetlimsin. Yia hara, adios…

Yeliz için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir