Theta Healing: 13- Çirkin Ördek Yavrusundan Kuğuya…

“En sevdiğim şey diye iç çekti çirkin ördek yavrusu, “altında” olmaktır, altında olduğum şey ister engin mavi gökyüzü olsun, ister serin mavi sular fark etmez.” Kedi suyun altında olmayı anlayamıyordu ve aptalca düşleri yüzünden ördek yavrusunu eleştiriyordu. Tavuk da tüylerini tamamen ıslatmaya anlam veremiyor ve o da ördek yavrusuyla dalga geçiyordu. Sonunda ördek yavrusu orada da huzur bulamayacağını anladı ve başka bir yerde rahat yüzü görüp göremeyeceğini anlamak üzere oradan ayrıldı. Giderken bir gölcüğe rastladı. Orada yüzerken, hava da giderek soğumuştu. Başının üzerinden bir sürü uçuyordu. Bunlar, bugüne kadar gördüğü en güzel yaratıklardı. Aşağıya bakıp ona seslendiler. Onların sesini duymak yüreğini hoplattı. Yüreğinin parçalandığını hissetti. Daha önce hiç çıkarmadığı bir sesle bağırarak yanıtladı. Böylesine güzel yaratıkları daha önce hiç görmemişti ve yine hiçbir zaman kendini bundan daha fazla terk edilmiş hissetmemişti.” Kurtlarla Koşan Kadınlar’dan sıklıkla bahsediyorum bloğumda. Yapmış olduğum alıntı, bu muhteşem kitaptan. KKK için her ay toplanıp bir öykü üzerinde tartıştığımız bir okuma grubumuz var. Oradaki konularımızdan, Çirkin Ördek Yavrusu, beni çok etkiledi ve bu etkileme derece derece oldu. Örneğin evde ilk okuduğumda güzelmiş dedim ama tam da kalbime dokunmadı. İkincisinde, harika noktalara temas etmiş ama bende hiç karşılığı yok, ben hep güzel ördek yavrusuydum bu hayatta. Üçüncü okuduğumda, güzel ördek yavrusu da olsam, sanki bu cümleleri şimdi algıladım, benden bir şeyler var. Altıncıda, yedincide, gözlerimde yaşlarla Aman Allah’ım, ben çirkin ördek yavrusuyum, ben kesinlikle buyum, anlamam neden bu kadar uzun sürdü! Sonra aylarca, aynı öyküyü ve açıklamalarını okudum durdum. İnanılmazdı, ben ve çevremde ruhuma dokunan neredeyse herkes, bu hayatta çirkin ördek yavrularıydı. Ve o toplantı inanılmaz şifalı geçti hepimiz için. Çirkin ördek yavrusu olmanın binbir tane yolu var. Öncelikle, tesadüfen yanlış ortamlarda yer aldığımızı elbette düşünmüyorum. Bunlar sadece tekamül için, güçlenmemiz ve deneyim kazanmamız içindi. Yani o yumurta ya da o ördek, dışlanacağı o ortama asla tesadüfen düşmedi. Ama öte yandan da, bir konuda toplumun çoğunluğundan farklıysanız, örneğin, toplumun genelinin ilgisini çekmeyen konular, sizin uykularınızı kaçırıyor, gözlerinizi parlatıyor ve saatlerce kendinizden geçerek o konuyla ilgili konuşabiliyorsanız, üstelik çevreniz bundan hiç haz etmiyorsa, çirkin ördek yavrususunuz bir bakıma. Dışındasınız, içinde gibi yaptığınız çemberin. Bütün hastalıkların kırgınlık, kızgınlık ve reddedilmeden kaynaklandığına dayanan bir bakış açısı vardır theta şifasında. İşte dışlanma ya da dışlanma korkusu, bunları getirir. Dışlanmamak için susarsınız ve reddedersiniz kendinizi, en çok kendinize kırılırsınız ve içinizde bir kızgınlık oluşmaya başlar. Kime? Yaratıcıya, içine düştüğünüz gruba, kendinize… Yaşam enerjiniz kirlenir. Yaşam enerjiniz kirlenince ne olur? Siz dönüştükçe, arayış adımlarınızı attıkça, çevrenizdeki insanlar değişir ya da var olanlar dönüşür ama bu sürede yalnız kurt olmakla çirkin ördek yavruluğu arasında gidebilirsiniz bolca. Bir kez, aslında onların sadece ördek, sadece fare, sadece kedi sizin de sadece kuğu olduğunuzu anladığınızda, yani sadece farklı olduğunuzu ve kendinizi yanlış bir kalıba sokmaya çalıştığınızı bildiğinizde, ışıldarsınız. Setleriniz düşer ve yaşam nehriniz çağıl çağıl akmaya başlar. Kişisel yolculuğumda, açılan tüm sezgisel yeteneklerimi setlerimi düşüren insanların, farklı ve bazen de geçici rollerde hayatıma girmesiyle buldum. Kitapta yazdığı gibi, belki kendi sürümün bir kısmını buldum kendini ördek sanmış bir kuğu olarak. Eğitim boyunca, hep aynı mesajı aldım. Size ne oldu, nasıl bu kadar ışıldamaya başladınız? Değişen bir şey yoktu, sadece sürüme dair bir iz bulmuş olmanın rahatlığı vardı üzerimde ve ben daha önce paylaşmadığım aynı bendim aslında. Bunları neden anlattım? Konuşmak bilirsiniz, tek taraflı bir eylem. Ben burada yazarak konuşuyorum ve sizler de okuyarak dinliyorsunuz. Etkileşim ve paylaşım ise, bambaşka şeyler. Bir yorum bıraktığınızda, etkileşim başlıyor. Eğitimdeki kimselerle etkileşebilmekti benim yansıyan dönüşümüm. Örneğin bazen, bana deneyimler hakkında sorular gelir, ben uzun uzun anlatırım ve dinlerler. Bazen kuşkulu bir bakış, bazense başkası anlatsa inanmazdım cümleleriyle. Bunların sonucunda, genellikle kendimi tükenmiş hissederim. Üstelik, bir geribildirim de olmadığından, nasıl bir kapı açtım onda, acaba bundan sonra ne düşünecek, en iyisi artık bu şekilde kendimi yormayı bırakayım belirsizliği ile. Bunu benim anlattığım konuda olma zorunluluğu olmasa da, sıklıkla yaşayan insanlar, bağırsaklarında parazitleri deneyimleyebilirler. Atina’da ise, çevremde bazen benim anlatacağım bazense dinleyeceğim kişiler vardı. Kimse hiçbir şeye şaşırmıyordu. Zaten benzerdi deneyimlerimiz. Ve aktarmak karşılıklı bir esrarengizlik duygusu değil, sadece açıklık katıyordu. İşte bu, belki de hayatımda ilk kez ait olduğum yerdeyim hissini bana verdi ve odağımı değiştirdi. Burada ne teknikten ne de insanların isimlerinden bahsediyorum. Sadece bir duygu ve etkileşim. Ve şunu düşündüm, sürekli böyle bir grubun içinde olsaydım, kim bilir henüz farkında olmadığım hangi sezgisel yeteneklerimle öncesinde karşılaşmış olacaktım? Tabii ki yine, böyle olması gerekmişler ile dolu olacak zihinlerimiz. Ama bu soru yine de hayatıma büyük katkı sağlıyor. En azından bundan sonrası için ve yaratımını yapıyorum… Biliyorum ki, 2018’de etkileşimlerim artacak. Siz de, yazdıklarımı hayatınızın bir bölümünde deneyimliyorsanız haydi hep birlikte soralım: Kendi sürünüzü bulmanız ve onlarla yeteneklerinizi harekete geçiren etkileşimlerde bulunmanız için sonsuz olasılıklar nelerdir? Sorup bırakalım ve hemen odağımızı değiştirelim ki, oluşan alanda yanıtlar bize doğru yola çıksın. “Ve nihayetinde onlardan biri olduğu anlaşıldı. Yumurtası kazara bir ördek ailesinin içine yuvarlanmıştı. O bir kuğuydu, göz kamaştırıcı bir kuğu! Ve hayatında ilk kez kendi türünden olanlar yanına geldiler, ona kanatlarının ucuyla nazikçe ve sevgiyle dokundular. Gagalarıyla onun tüylerini düzelttiler ve selamlayarak etrafta yüzüp durdular.”

  1. Berrin diyor ki:

    Hayatımin raflarini elimden geldiğince yeniden düzenlemeye çalişiyorum.Ait olduklarimin bazilariyla bana ait olanlarin yerlerini değistiriyorum.Bazilarini rafin arkalarina bazilarini da önune aliyorum.
    Ama bu raflara asil kimligini kazandiran öruntünun gecmişten geldigini, bu geçmisin denizin altindaki buzdaği misali, çook eskilere dayandigini giderek daha fazla anliyorum
    Yazdiklariniz bazen bir pusula bazen bir yanki bazen de uzaktaki “bir pencere sarı sıcak”…

    • Yeliz diyor ki:

      Bilincin ile ruhunu baskıladın mı? Bir parça belki özgürleşmek isteyen ama daha büyük bir parça onu baskılayan? Ya da belki sadece KKK’yı eşzamanlılıkla okuduğun içindir 🙂

    • Yeliz diyor ki:

      Bu duygu sizi oraya götürür ama öncesinde size yanlış gibi görünen seçimlerde bulabilirsiniz kendinizi. Onlar yanlış olmayacaktır, onlar bir basamak olacaktır hayatınızda. Ama adım atan donmaz, donansa bu duygularla dünyadan gider. Adım atın… Doğru yanlış demeden bir birkaç ve hatta sayısız adım atın…

  2. gulden ozdikmen diyor ki:

    yazılarınızı okurken en sevdiğim şey: Aktarmak istediğiniz anlamin yanısıra satır aralarından ya da belki de metinde başka bir konuya verilmiş örnekten yola çıkarak kendi yaşamıma adapte ettiğim anlamlar, aksiyon aldıran fikir doğumları. bunlar işaret degilse nedir ki? sadece yazarak şifalandırıyor, dönüştürüyorsunuz, ilham veriyorsunuz bana.. teşekkür de yetmiyor bazen sanki.. o zaman kalp çakramdan size doğru aksın sevgi ışıkları..
    guldeninoykusu

  3. Nihal diyor ki:

    Hayati, yaşamı sorgularken birden yazılarına tevafuken ulasmak bir çırpıda buraya kadar gelmek,tam uykunun gözlerimi agirlastirdigi bir anda kızımın uyanıp başında durmami istemesi sanırım bu gece bu serinin tum yazilari bitecek…

Yeliz için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir