- Ertelemek denildiğinde, çoğu insanın aklına miskin, hiçbir iş yapmayan insanlar geliyor olabilir. Ama durum tersi, aslında erteleyiciler diğerlerine göre çok daha fazla iş yapıyorlar. Aklınıza gelmeyecek kadar iş kotarıyorlar. Neden? Tabii ki, karın ağrısı yaratan bazı önemli işleri ertelerken vicdan rahatlığı yaşamak için. “Erteleyen insan, zor ve önemli görevleri vaktinde yerine getirmek için motive edilebilir; yeter ki bu görevler daha önemli şeyleri yapmamanın bahanesi olsun.”
- Her zaman işlerimizi öncelik sırasına koyarken en üste şüphesiz en önemlileri yazarız. Ve erteleyiciler listeye sonundan başlar. Ama o da ne, yukarı doğru çıktıkça yapılan işler, yani bahaneler yok olur. Yine de o iş yapılmaz. Peki çözümü nedir? “İşin püf noktası, listenin üst sıraları için doğru projeleri seçmektir. İdeal projenin iki özelliği vardır. Birincisi kesin teslim tarihi olduğu izlenimini uyandırırlar (ama işin aslı öyle değildir). İkincisi, çok önemliymiş hissini uyandırırlar (ama işin aslı öyle değildir). Neyse ki hayat bu tip görevlerle dolu.”
- Bu sistem, sistematik erteleme olarak geçiyor. Yani tüm mesele, birazcık kendimizi kandırıp en önemli diye sınıflandırdıklarımızın algısını değiştirmek. Ki bu erteleyiciler için zor değil. Neden mi? “Neredeyse bütün erteleyiciler kusursuz bir kendini kandırma yetisine sahiptir. Ayrıca, bir kişilik zaafını kullanarak diğer bir zaafımızın olumsuz etkilerini telafi etmekten daha asil ne olabilir?”
Çok sıkı bir erteleyiciyim. Bununla gurur duymuyorum ve düzeltmek adına çalışmalar yapıyorum. Ama bu sonucu şu ana kadar değiştirmedi ve ben altını ne zaman kurcalasam, hep aynı şey çıkıyor.
“Ya şu an o işi en mükemmel şekilde yapamazsam?” “Ya şu anki ruh halim en yüksek performansım için uygun değilse?” “Ya o yazıyı yazmadan önce diğer iki kitabı da okumam daha iyi sonuç çıkaracaksa?” “Öncelikli işimi 7 saatten önce tamamlayamayacağıma göre önce görece daha az önemli minik işlerimi halledeyim ki, ona tam zamanımı ayırayım.” Bunlar, şu anki kazı çalışmam esnasında benim karşıma çıkan biricik temeller. Bunu uzattıkça uzatabilirim. Ama bağlanma noktasını biliyorum. “Mükemmeliyetçilik” Her şeyin başı olan o sevimsiz yılan.
Geçen sene, bir kitap okumuş ve Instagram‘da paylaşmıştım. Kitabın ismi “Erteleme Sanatı” Eminim bu yazıyı okuyanlardan birkaçı kendini bana yakın hissedecek. Çünkü, paylaştığımda minik bir grup kurabilecek kadar mesaj almıştım konu ile ilgili 🙂 Tabii ki, kurmadım. Kurmam gerekse de ertelerdim, merkür falan olumsuz konumdadır, etkiler, kavgalar çıkar grupta neme lazım…
Erteleme Sanatı, size aman ha işlerinizi sakın ertelemeyin demiyor. Hani olur da, bu işlerde canınızı sıkan bir arkadaşınıza kendini düzeltsin diye alırsınız adına aldanıp, yapmayın. Aksine, Mark Twain’in şu sözüyle giriyor kitaba:
“Bugünün işini yarına bırakma, mümkünse ertesi güne bırak.”
Biliyorum, dahice!
Yazar John Perry, komik bir şekilde anlattığı hikayesinin ve ertelediği onca işe rağmen çalıştığı üniversitede nasıl en çok iş kotaran insan olma başarısının ardından şu cümleyi kurmuş: “elinizdeki kitap, depresyondaki erteleyiciler için felsefi bir kişisel gelişim programıdır.”
Peki neymiş bakalım bu programın özü?
Ben de bir erteleyici olarak yazını çok sevdim☺ ertelemeden yorum yazdım ama??
İşte bu, ilk adımı başarı ile tamamladın! Ben de ertelemeden cevap yazdım. Bugün muhteşemiz! 🙂
Spotify listesi yapmaya başladım desem ? ama bir yandan dinleyip harekete geçtim. O iş bugün halledilecek ?
Ben de yapacağım, ama belki bir milyon yıl sonra 🙁 🙂
Theta healing nedir nasıl bilgi sahibi olurum diye araştırırken bloğunuza denk geldim. En büyük sorunumun mükemmeliyetçilik olduğunun farkındayım. Birkaç yazınızı okudum deminden beri. Ve sanırım düşler beni çağırana dek okuyacağım bu gece yazılarınızı?? Çok mutlu oldum kendine ait okyanusları olan; size rastladığıma?♀️???